ads

10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ders Notları PDF
10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ders Notları PDF, 10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Konu Anlatımı PDF,10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ünitesi Ders Notları PDF İndir,10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Konu Anlatımı

ONEDEBİYAT.NET 'in değerli öğretmen-öğrenci-eğitimsever takipçileri.

Her dönem olduğu gibi yeni dönemde de yks notları,kitap cevepları, konu anlatımı, pdf ders notları ve yazılı soruları ile yine yanınızdayız..

derskonum ailesi olarak buu sayfamızda 10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ders Notları PDF İNDİR, üzerine bir paylaşım yapıyoruz .

Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar..

kaynak sitemiz: onedebiyat.net'e  işbirliği için teşekkürler


PDF-ÜNİTE İçerik: 
Hazırlayan:derskonum.com


“Hastane gövdelerin, tiyatro ruhların şifa kaynağıdır.” Muhsin ERTUGRUL

1. Tiyatro Hakkında Genel Bilgiler
2. Tiyatro Terimleri
3. Geleneksel Türk Tiyatrosu
4. Modern Türk Tiyatrosu
5. Türk Edebiyatında tiyatro alanında ilkler
6. Örnek Eser İncelemesi (Şair Evlenmesi)



10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ders Notları PDF İNDİR,



1-Tiyatro Hakkında Genel Bilgiler

*Olmuş ya da olması düşünülmüş birtakım olayların sahne üzerinde, gerçeğe uygun bir şekilde oyuncular  tarafından gösterilmesine tiyatro denir.

*Tiyatro türü, Yunanlıların MÖ 6. yüzyıldaki dinsel törenlerinden (Bereket tanrısı Dionysos adına düzenlenen şenliklerden) doğmuştur.

 Tiyatronun ögeleri:

Tiyatronun ; seyirci, oyuncu, yönetmen,sahne, eser, dil-ifade,dramatik örgü gibi öğeleri vardır.

Tiyatro eserlerinde oyunun temeli konuşmaya (diyaloğa) dayanır. Bu bakımdan tiyatroda konuşma üslubu ağır basmaktadır.Tiyatro eserinin diğer temel özelliği okunmak için değil, oynanmak için yazılmış olmasıdır.

 

PDF LİNK AŞAĞIDAA


2-TİYATRO TERİMLERİ
Adapte: Yabancı bir eseri yer adları, şahıs adları, deyimleri, gelenek ve görenekleriyle yerli hayata uygulayarak çevirme.
Aksesuar: Tiyatro sahnesinde kullanılan eşya.
Aksiyon: Roman, hikâye, tiyatro vb. türlerde konuyu genişleten asıl olaylar. Genel anlamıyla hareket.
Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı.                       

Aktrist: Kadın tiyatro sanatçısı.
Akustik: Tiyatro, konser salonu ve benzeri kapalı yerlerin, sesleri bozmadan yansıtabilme özelliği.
Antik tiyatro: Eski Yunan - Lâtin tiyatrosu.
Darülbedayi: İstanbul Şehir Tiyatrosunun eski ismi. 1914'te kurulmuştur.
Dekor: Tiyatroda, sahneyi eserin konusuna göre döşeyip hazırlamada kullanılan eşyanın toplu adı. Üç çeşit dekor vardır: realist dekor, şairane dekor, stilize dekor.
Diyalog: İki kişi arasında karşılıklı konuşma. Roman, hikâye ve tiyatroda kahramanların konuşmaları.
Döşeme: Türk Halk Edebiyatında "başlangıç" karşılığı kullanılan bir kelime.
Dramatize etmek: Bir olayı, duyguyu, düşünceyi canlandırarak anlatmak; olduğundan daha acıklı bir şekle sokmak.
Dublör: Tiyatroda ve sinemada bir rolün yedek oyuncusu.
Epizot: Bir hikâyede asıl olaya karışan ikinci derecede önemli bir olay. Bugünkü perde karşılığı.
Fars (Farce): Komedinin, sanat yönü az, kaba bir türü. Çok eskiden perde arası gösterisiydi, sonra bağımsız oldu.
Fasıl: Bölüm. Tiyatroda perde karşılığı kullanılmıştır. Karagöz oyununda belli bir vak'anın  geçtiği bölüm.
Feeri: Masalların tiyatro sahnesinde dramatize edilmesinden doğma, cinlerin perilerin de rol aldığı bir tiyatro türü.
Grotesk: Gülünç, güldürücü.
Jest: Tiyatro sahnesinde, sanatçıların bütün el, kol, ayak ve benzeri beden hareketleri.
Kabare tiyatrosu: Daha çok güncel konuları iğneleyici, taşlayıcı biçimde ele alan skeçlerin oynandığı, monologların, şarkıların ve şiirlerin söylendiği küçük tiyatro.
Kanto: Tanzimat Dönemi'nde Türk sahnesinde azınlık aktristlerce bağlatılan oyunlu ve neşeli şarkılar.
Koro: Eski Yunan tiyatrosunda bir grup erkek ve kadından kurulu şarkıcılar topluluğu.

Kostüm: Tiyatroda sanatçıların giydiği oyuna uygun kıyafet.
Kulis: Tiyatroda, sahnenin arkasında bulunan kısım; sahne arkası.
Maket: Tiyatroda dekor taslağı.
Mimik: Bir duygu veya düşüncenin kaş, göz. ağız, yüz hareketleriyle anlatılması.
Mizansen: Bir tiyatro eserinin sahneye konması, sahneye göre düzenlenip uygulanması.
Monolog: Tek kişinin konuşması. Tek kişilik taklitli bir komedya türü. İnsanın içinden kendisiyle konuşması.
Muhavere: Konuşma. Tiyatro, roman, hikâye, fabl, röportaj ve benzeri türlerde kahramanların konuşmaları.
Pandomim: Sessiz hareket. Sessiz hareketler, jestler,  yüz ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları,düşünceleri, tutkuları anlatmaya yarayan tiyatro çeşidi.
Perde: Tiyatro eserinde bir perdenin açılmasından kapanmasına kadar geçen bölüm.
Piyes: Tiyatro eseri.
Reji: Sahneye koyma ve yönetme işi.
Rejisör: Sinema ve tiyatroda, eserin sahneleninceye veya seyirci önüne çıkıncaya kadar geçirdiği her anı yöneten kimse; yönetmen.
Repertuvar: Opera, operet ve tiyatro topluluklarının bir oyun mevsiminde gösterecekleri eserlerin listesi.
Rol: Opera, operet, tiyatro ve benzeri sahne sanatlarında, oyuncuların, eser kişilerini sahnede canlandırmaları.
Rövü (revü): Tiyatroda, eserden önce gösterilen müzikli ve danslı oyun.
Sahne: Tiyatro. Tiyatro sahnesi. Tiyatro eserinde bir perdelik bölümün, dekor bakımından değişik olan küçük kısımları. Bir perdelik bölüm içinde, kişilerin girip çıkmasıyla değişen topluluk, meclis. Yapılarına göre tiyatro sahneleri şunlardır: sabit sahne, döner sahne, asansörlü sahne.
Senaryo: Tiyatroda yazılı metin. Sinemada filmin konusunun yazılı şekli.
Suflör: Tiyatroda, kuliste durarak oyunculara sözlerini fısıltıyla söyleyip hatırlatan yardımcı.
Şakşak: Ona oyununda Pisekâr'ın elinde bulunan kapalı yelpazeye benzer bir gürültü aracı. Vuruşlarda ses çıkarır.
Tablo: Tiyatro eserlerinde, perdeden daha küçük bölümlerin her biri. Bir perde çeşitli lablolara bölünmüş olabilir.
Takım: Orta oyununda kişiler, rol alan bütün sanatçılar.
Temaşa: Tiyatro.
Tirat: Sahnede kişilerin birbirlerine karşı söyledikleri uzun sözler.
Tirajik: Korku, sıkıntı, şiddetli heyecan veren veya korkunç, kötü, sonu ölümle neticelenen.
Trajikomik: Hem acı,hem gülünç olayların anlatıldığı tiyatro.Olaylar gülünç ama olay acınacak hâlde verilir.
Tuluat: Tiyatro türlerinden biri. Sanatçılar, oynadıkları eserin konusuna bağlıdırlar; ama oyundaki sözleri içlerinden geldiği gibi söylerler. Yazılı esere uymak mecburiyetleri yoktur. Perdeli orta oyunu da denir


3-Geleneksel Türk Tiyatrosu

*Türk Tiyatrosu Tanzimat dönemine kadar geleneksel boyutta varlığını sürdürür.

*Yazılı bir metne dayanmayıp doğaçlama (tuluat)olarak sahnelenir.

*Bu oyunların ana unsuru güldürüdür.

*Taklit oyunların en önemli unsurudur

*Şarkı, dans, söz oyunları ve taklit geleneksel tiyatronun en önemli ögeleridir.

*Modern anlamda sahne, dekor, suflör ve kostüm yoktur. 

*Oyun kişileri tek boyutludur.

*Usta-çırak ilişkisine dayanır.

*Eserlerde kuşaktan kuşağa sözlü aktarım esastır.

*Geleneksel tiyatromuzda dört önemli tür vardır.

Bunlar:         

A-MEDDAH  :

B- GÖLGE OYUNU(KARAGÖZ):

C- ORTA OYUNU:

D- KÖY SEYİRLİK OYUNLARI: 

 


PDF LİNK AŞAĞIDAA


A-MEDDAH 

*Meddah, tek kişiyle oynanan bir oyundur.

*Kelime anlamı "metheden = övgücü" demektir

*Meddah adı verilen kişi, özellikle kahvehanelerde kış geceleri kendisini dinleyen kişilere dağarcığında topladığı halk hikâyelerini anlatır.

*Bu kişi, hikâyedeki kişilerin seslerini, hareketlerini taklit ederek canlandıran oyuncudur.

*Meddah, hikâyesini anlatırken herkesin görebileceği yüksekçe bir yere çıkar. Bir elinde mendil (makreme), diğer  linde bir değnek (sopa) bulunur. Mendili, temsil ettiği kişilerin kıyafetlerini göstermek, ağzına kapatarak seslerini taklit etmek için kullanır. Sopayı da oyunu başlatmak, çeşitli gürültüleri yaratmak için kullanılır.

*Meddahlar, genel olarak gezginci olur.

*Meddahlık taklit sanatına dayanır.

* Hikâyeleri anlatırken dinleyicinin dikkatini toplu tutmak için yer yer bilmecelerden yararlanır.

*Meddah anlatacağı öyküye geçmeden önce: "Haak dostum Haak!" diyerek bir beyit söyler ve öyküsüne geçer.

 * Meddahın kullandığı eşyalar:Mendil(havlu,peşkir),Sopa,Sandalye



B- GÖLGE OYUNU(KARAGÖZ):

GÖLGE OYUNU*Geleneksel gölge oyunumuzdur. Deve derisin­den yapılan figürlerin oynatılarak perde üzerinde canlandırılmasına dayanır.

*Bazı kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır.

** Karagöz oyununun ilk ustası Şeyh Küşteri’dir.

*Karagözün oynadığı meydana "küşteri meydanı" denir.

* Karagöz oyununun oynandığı perdeye Hayal Perdesi denmektedir.

*Karagöz oyununda bütün konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır. Bu kişilere de"hayali", "hayal­baz", "hokkabaz", "Karagözcü" adlarını alır.

Hayalbazın yardımcısına da yardak denir. Yardak; tef çalan, taklitlerin şarkılarını söyleyen, tasvirleri hayalîye veren kişidir.

*Güldürü ve şive taklitlerine dayanır.                      

*Yazılı metinleri yoktur, doğaçlamaya(tuluata) da­yanır.

.

Karagöz Oyununun Bölümleri:

Mukaddime (Giriş):

Perdenin solundan oyunun baş kişilerinden biri olan Hacivat gelir ve müziğin ritmine uygun hareketlerle semai okur. Semaiden sonra Hay Hak diyerek söze başlar, perde gazelini okur. Daha sonra okuduğu be­yitle kendine kafa dengi bir arkadaş aradığını belirtir ve perdenin sağ tarafından oyunun diğer baş kişisi Karagöz girer

Muhavere (Söyleşme):

Sadece Karagöz ve Hacivat'ın karşılıklı konuştu­ğu bölümdür. Oyunun konusuyla ilgili olmayan konuş­malar yer alır. Bu bölüm; Karagöz ve Hacivat’ın birbirlerini yanlış anladıkları, güldürü unsurunun

yer aldığı bölümdür. 

                                                                                                                            derskonum.com

Fasıl:

Asıl konunun yer aldığı bölümdür. Karagöz oyun­ları bu bölümde anlatılan olaya göre çeşitli isimler alır. Bu bölümde Karagöz ve Hacivat'tan başka çok sayı­da yardımcı kişi oyuna dahil olur.

Bitiş:

Oyunun en kısa bölümüdür. Karagöz oyununun bittiğini haber verir. Oyundaki kusurlar için af dilenir. Burada Hacivat'la Karagöz arasında geçen kısa söz­leşmede oyundan çıkarılacak ders dile getirilir.


Karagöz oyununun kişileri / Tipleri

Ana Tipler

Karagöz:  okumamış bir halk adamıdır. Hacivat'ın söylediği sözleri, kullandığı yabancı sözcükleri anlamaz görünür, onlara yanlış anlamlar yükler ve ortaya çeşitli güldürü unsurları çıkar.Karagöz dobra, zaman zaman patavatsız, her işe burnunu sokup sürekli zor durumlara düşen biri olarak anlatılır.Ancak her durumda bir yolunu bularak bu zorluklardan sıyrılır.


Hacivat : Karagöz'e zıt kişilikte bir insandır.  iyi kötü bir öğrenim görmüş, gösterişe meraklı, biraz da kendini beğenmiş yarı aydın bir tiptir. Çalışarak kazanmaya ve alın teri dökmeye pek yanaşmaz. Daha çok Karagöz’ü çalıştırarak ondan geçinmeye bakar. Okumuş. Arapça ve Farsça kelimelerle konuşur, zaman zaman bilgiçlik taslar

Tuzsuz Deli Bekir:

Bir elinde içki şişesi, bir elinde bıçak taşıyan kabadayı tipidir. Olayların iyice karıştığı bir esnada ortaya çıkar, olayı kaba kuvvetle çözer.

Zenne:

Karagöz oyunundaki kadın tiplemelerine zenne denir. Dürdane Hanım, Şetaret (Arap halayık), Salkım İnci, Nuridil, Şekernaz, başlıca kadın oyunculardır.

Çelebî:

Kusursuz bir Türkçesi olan, güzel bir İstanbul ağzıyla konuşan kişidir. Kimi zaman elinde bir çiçek demeti, kimi zaman bir baston kimi zaman da bir şemsiye taşır.

Beberuhî:

Karagöz oyununda yaşı büyük, aklı küçük, ahmak bir tipi temsil eden kişidir.

Tiryaki:

Afyon kullanan, hiçbir şeyle ilgilenmeyen, uyuşuk bir tiptir. Olayların en heyecanlı bir anında bile kenarda uyuklar.

Not:Bunun dışında oyunun içeriğine uygun farklı tiplerde vardır. ÖR:Arap,Frenk,Arnavut,Kürt,Zeybek,Rumelili Laz, Kayserili, Rum, Yahudi, Acem, Matiz (Sarhoş), Ermeni, Bolulu vs.



C- ORTA OYUNU:

*Orta Oyunu, 19. yüzyılda Karagöz ve Meddah’ın geliştirilmesiyle yaratılmış bir halk tiyatrosudur. Meydanlarda etrafı seyircilerle çevrilmiş bir alanda oynanır.

*Karagözün perdeden meydana inmiş biçimidir. Kol oyunu, Meydan Oyunu, Zuhuri gibi adlar al­mıştır.

*Halkın etrafını çevrelediği bir meydanda metinsiz, ezbersiz, suflörsüz oynanan bir oyundur.

*Karşılıklı konuşmalara ve şive taklitlerine dayanır.

*Orta oyunu meydanına "palanga" denir. Dekor olarak "yenidünya" denen bir paravan ile "dük­kan" denen tezgâh veya birkaç iskemle kullanılır.

*Bir iki iskemle ve tahta bir masa da zaman zaman dekorun içinde yer alır.

*Özellikle Ramazan aylarında, bayramlarda kır eğlencelerinde oynatılan bir oyundur.

*Usta-çırak geleneği içesinde sürdürülen bu oyun­da şive taklitleri geniş yer tutar.

*Hazırcevaplık söz oyunları, yanlış anlamalar gül­dürü ögesi olarak kullanılır.

*Karagöz gibi yazılı metni yoktur, doğaçlamaya dayanır; şive taklitlerine yer verilir.


Oyun dört bölümden oluşur:

Mukaddime: Giriş bölümüdür. Pişekâr sahneye müzik eşliğinde çıkar ve oynanacak oyunu takdim eder.

Sunuştan sonra bir kenara çekilir ve Kavuklu’nun sahneye çıkmasını bekler.

Muhavere: Karşılıklı konuşma bölümüdür. Yanlış anlamalara dayalı atışma bölümü, Pişekar ve Kavuklu atışırlar. Azbar ve tekerleme olmak üzere iki alt baş­lığı vardır.

Fasıl: Asıl konunun yer aldığı bölümdür.

Bitiş:Oyunun son bölümüdür. Her iki oyuncunun klasik olan sözleriyle oyun sonlandırılır.



Orta Oyununun Kişileri / Tipleri

 

Orta oyununun baş tipleri Pişekâr ve Kavuklu’dur. Bunların dışında Arnavut, Çelebi, Rumelili, Kayserili, Cüce, Kambur, Külhanbeyi vb. tiplerine de yer verilir.

 

Ana kahramanlardan Kavuklu, Karagöz'ün; Pişe­kar da Hacivat'ın karşılığıdır.                      derskonum.com

 

Pişekâr: Oyun başladığında saz heyetinin Pişekâr havası çalmasının ardından meydana ilk çıkan kişidir. Pişekâr ölçülü, ağırbaşlı, deneyimli biridir. Oyunda kişiler arasındaki anlaşmazlıkları hallederek kırgınlıkları tatlıya bağlar.

 

Kavuklu: Saz heyetinin “Kavuklu Havası”nı çalmasından sonra meydana çıkar. Oyundaki güldürü unsurları Kavuklu üzerinde toplanır.

Not: Burada diğer yardımcı kişiler/tipler Karagöz oyunu ile aynıdır.




PDF LİNK AŞAĞIDAA


D- KÖY SEYİRLİK OYUNLARI: 

*Köy tiyatrosu olarak da bilinir.

*Düğünlerde, bayramlarda ve bazı özel günlerde, köydeki oyunculuk yeteneği taşıyan kişilerin köy meydanında veya düğün ve tören alanında, hayatta yaşanan komik olayları sahneleyip canlandırdıkları oyunlardır.

*Bu oyunlarda toplumun aksak yönleri, bozuk kişilikler alaya alınır.

*Ahlaki bir sonuca ulaşma amaçlanır.

 *Oyunun sonunda seyirciye bir mesaj verilir.

*Yazılı metne dayanmaz, oyunlar doğaçlama oynanır.

*Özel bir sahne ya da dekor yoktur.

 


4-Modern Türk Tiyatrosu

Modern Türk Tiyatrosunun Gelişimi

Tanzimat Dönemi

*Modern Türk tiyatrosu, Tanzimat döneminde başlamıştır.

*Büyük ölçüde Batı tiyatrosunun etkisiyle gelişmiş ve şekillenmiştir. Tanzimat dönemi sanatçıları Batı edebiyatında yer alan modern tiyatro türlerini çeviri ve adaptasyon yoluyla Türk insanına tanıtmış ve sevdirmişlerdir.

*İbrahim Şinasi, “Tercüman-ı Ahval” gazetesinde yayımladığı “Şair Evlenmesi” adlı tek perdelik töre komedisiyle Batılı anlamda ilk yerli tiyatro örneğini vermiştir.(1859)

*Tiyatroyu bir eğlence ve eğitim aracı olarak gören Tanzimat Dönemi yazarları, genel olarak tiyatro eserlerinde sade bir dil kullanmışlardır. Okuma-yazma oranının düşük olduğu o dönemde bir eseri sahnede sergilemek, halka ulaşmada çok daha kısa ve etkili bir yol olarak düşünülmüştür.

*Tanzimat Dönemi'nin ilk kuşak sanatçıları, tiyatroda estetik ve sanat kaygısı gütmemişler, halkı eğlendirerek eğitmeyi, sosyal konular üzerinde bir kamuoyu yaratmayı amaçlamışlar, sade bir dille de bu amaçlarını gerçekleştirmek istemişlerdir.Amaç tiyatro eserinin oynanması-sahnelenmesidir.

*Tanzimat edebiyatının ikinci dönem tiyatro yazarları ise tiyatronun estetik ve edebî değer taşıyan bir tür olduğunu düşünerek, birinci dönemden farklı bir tiyatro anlayışı yaratmışlardır.

*Daha ağır ve sanatlı bir dil kullanmışlar, sahnelenmesi zor olan konuları işlemişler, "Okunmak için tiyatro" anlayışını getirmişlerdir.

* Ahmet Vefik Paşa, Bursa’da kendi adıyla anılan bir tiyatro binası yaptırarak ve Fransız komedi yazarı Moliere’den çevriler yaparak modern Türk tiyatrosunun gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur.

*Teodor Kasap, Direktör Ali Bey, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Nacî, Ebuzziya Tevfik, Abdülhak Hamit Tarhan, Tanzimat döneminin tiyatro türünde eserler veren diğer sanatçılarıdır.

Servetifünun Dönemi

 

*II. Abdülhamit’in İstibdat dönemi olarak bilinen 1877-1908 yılları arasında Türk tiyatrosunda bir gelişme olmamış, tiyatromuz adeta durma noktasına gelmiştir.

*Servetifünuncular kendi düşüncelerini yansıtan oyunların bu dönemde oynanmasına izin verilmeyeceğini bildikleri için tiyatro eseri yazmamışlardır.

* Servetifünuncular 1908’den sonra bazı tiyatro eserleri ortaya koymuşlardır. Ancak Servetifünuncuların bu piyesleri diğer türlere göre oldukça zayıftır. Bu denemelerde konuşma diline yaklaşmak için çaba gösterilmiş; eserlerde evlenme, boşanma ve kadınların medeni hakları gibi konular işlenmiştir.

Hüseyin Suat, Servetifünuncular içinde tiyatroyla en çok ilgilenen sanatçıdır. Başarılı bir tiyatro dili olan sanatçının “Şehbal Yahut İstibdadın Son Perdesi” , “Deva-yı Aşk”  gibi eserleri vardır.

* Tiyatro alanında bir iki eser veren Halit Ziya, bu türde başarılı değildir. Kâbus adlı dramı ve Fransızcadan adapte ettiği iki tiyatro (Füruzan, Fare) teknik olarak zayıftır.

Mehmet Rauf, roman dışında tiyatro eserleri de yazmıştır; Pençe, Cidal ,Diken eserlerinden bazılarıdır.

*Cenap Şahabettin de bir iki eseriyle bu türe katkıda bulunur: Yalan ,Körebe

 

Milli Edebiyat Dönemi

 

*Tanzimat Dönemi’nde başlayıp sonraki dönemlerde önemsenmeyen tiyatro Millî Edebiyat Dönemi'nde tekrar canlanmıştır.

*1908 II. Meşrutiyet’in ilanından başlayarak 1923 yılına kadar geçen sürede, tiyatro yeniden canlanmış, halkın milliyetçilik, yurtseverlik, bağımsızlık ve özgürlük duyguları daha çok tiyatro eserleriyle kamçılanmış, tiyatro yoluyla halkta bir coşku ve heyecan yaratılmıştır.

*Türkçülük akımı diğer türlerde olduğu gibi tiyatroda da kendini hissettirmiştir.                  

*Tiyatro; şiir, roman hikâye gibi türlerin gölgesinde kalmıştır.

*Kurtuluş Savaşı’nın getirdiği ekonomik sorunlar, karamsarlık, yılgınlık eserlere yansımıştır.   derskonum.com

*Günümüz "Şehir Tiyatroları"nın temelini oluşturan "Darülbedayi" 1914’te kurulmuştur. Muhsin Ertuğrul burada öğretmenlik yapmıştır

*Modern Türk tiyatrosunun asıl kurucusu Muhsin Ertuğrul’dur .Ertuğrul;Devlet Tiyatroları genel müdürlüğü de

yapmış, tiyatronun sağlam temellere oturtulması için büyük bir çaba göstermiştir.

*Darülbedayi’nin yanında Darülelhan adıyla müzik bölümü açılmış, böylece Türk operasının temelleri atılmıştır.

13 Nisan 1919 tarihinde, Hüseyin Suat’ın“Yamalar” adlı oyununda, Emel rolü ile ilk kez sahneye çıkan sanatçının asıl ismi Afife’dir, bu oyunda "Jale" takma ismini kullandığı için daha sonraları Afife Jale adıyla anılmıştır

*İlk Türk kadın tiyatro oyuncumuz Afife Jale bu dönemde

sahneye çıkmıştır.

*Oyunlar, teknik yönden mükemmel olmasa da dil ve üslup yönünden doğallığı yakalamıştır.

*Yazılan oyunlarda mekân ve kişiler genellikle Anadolu’dan seçilmiştir.

*Yerli piyeslerin yazılması için sanatçılar teşvik edilmiştir.

*Musahipzade Celal, Ahmet Nuri Sekizinci dönemin önemli tiyatro yazarlarındandır.

 

Cumhuriyet Dönemi

*1923’ten günümüze kadar, Türk tiyatrosunda büyük gelişmeler yaşanmıştır.

 Devlet Tiyatroları'nın yanında özel tiyatrolar kurulmuş; ülkenin pek çok yerine tiyatro binaları yaptırılmış ve oyunlar halkın beğenisine sunulmuştur.

* Ayrıca üniversitelerde tiyatro ve sahne sanatları bölümleri açılmış, Devlet konservatuvarları kurularak

birçok eğitimli, tiyatroyu iş edinmiş ve doğru öğrenmiş sanatçılar yetiştirilmiştir.

*Tiyatronun bütün türlerinde (komedi, trajedi, dram) eserler verilmiştir.

*Toplumsal konuların yanında bireysel duygu ve düşünceler de tiyatrolarda sahnelenmiştir.

*Ruhsal çatışma ve çelişkiler ağırlıklı olarak verilmeye çalışılmıştır.

*Ebeveyn-çocuk, kadın-erkek, ağa-köylü, imam-muhtar-öğretmen ilişkileri işlenmiştir.

*Sade, açık ve canlı bir konuşma dili kullanılır.

*Nazım-nesir karışık tiyatrolar yazılmıştır.

*Bazen Geleneksel tiyatro (karagöz, orta oyunu vs.) ile modern tiyatronun özelliklerinin bir arada görüldüğü eserler ortaya konmuştur.

*Akılcı ve bilimin öne çıktığı eserler yazılmıştır.

*Epik ve absürt tiyatro çeşitlerinden yararlanılmıştır.

*Tiyatro eserleri teknik yönden güçlenmiştir.

*Teknolojinin imkanları sahnelerde kullanılmaya başlamıştı.                            derskonum.com

Dönemdeki önemli İsimler:

Haldun Taner, Turan Oflazoğlu, Recep Bilginer, Turgut Özakman, Orhan Asena, Cevat Fehmi Başkut, Ekrem Reşit Rey, Güngör Dilmen, Necati Cumalı, Fazıl Hayati Çorbacıoğlu, Muhsin Ertuğrul, Necip Fazıl Kısakürek, Melih Cevdet Anday, Nazım Kurşunlu, Vedat Nedim Tor, Refik Erduran, Başar Sabuncu, Cahit Atay, Hidayet Sayın, Sermet Çağan, Güner Sümer

 

 

5-Türk Edebiyatında tiyatro alanında ilkler

  • Batılı anlamda ilk tiyatro -Şinasi -Şair Evlenmesi
  • Sahnelenen ilk tiyatro Namık Kemal -Vatan yahut Silistre
  • Aruzla ilk manzum tiyatro A.Hamit Tarhan – Eşber veya Sardanapal
  • Heceyle ilk manzum tiyatro A.Hamit Tarhan – Nesteren
  • İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı Ahmet Vefik Paşa – Moliere’den
  • İlk tiyatro denemesi Hayrullah Efendi -Hikaye-i İbrahim Paşa ve İbrahim Gülşeni (1844)
  • Cumhuriyet Dönemi’nde heceyle ilk tiyatro Yusuf Ziya Ortaç- Binnaz
  • Epik tiyatronun kurucusu Haldun Taner -Keşanlı Ali Destanı
  • Türk Edebiyatı’ndaki ilk dram Recaizade Mahmut Ekrem -Afife Anjelik
  • İlk Müslüman kadın tiyatrocu Afife Jale
  • İlk yerli tiyatro binası Naum Tiyatrosu (1844)
  • İstanbul’da temsil vermek üzere kurulan ilk tiyatro Gedik Paşa
  • İlk Türk tiyatrosu Osmanlı Tiyatrosu Güllü Agop
  • ilk resmî Türk tiyatrosu Darülbedayi kurulmuştur. 

 

PDF LİNK AŞAĞIDAA





6-Örnek Eser İncelemesi (Şair Evlenmesi)

Yazarı-

Önemi-Türü

Yazar: İbrahim Şinasi

Önemi:  “Şair Evlenmesi” ilk Türk tiyatro oyunu olarak kabul edilir.

Türü: Tek perdelik komedidir. Töre komedisi

Oyunun özeti

Parasız bir genç olan şair Müştak Bey, mahallesinden Kumru Hanım isimli bir kızı severek onunla nikâhlanır. Evleneceği akşam, kılavuz Ziba Dudu ile yenge Habbe Kadın, Müştak Bey’in karşısına Kumru Hanım yerine onun çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanımı çıkarır. Müştak Bey, Sakine Hanımı almak istemeyince nikâhı kıyan Ebüllâklâka ile mahalleli çağrılır. Karışan işi sonunda, Müştak Beyin arkadaşı Hikmet Efendi çözer; Ebüllaklaka’ya gizlice verdiği rüşvetle mutlu sonu hazırlar. İmam nikâhladığı kızın yaşça değil, boyca büyük olduğunu söyleyerek işi kitabına uydurur.

KİŞİLER: 

 MÜŞTAK BEY: Güvey ve Kumru Hanımın aşığı. Müştak Bey aşka susamış, aşkla körü körüne hareket eden, sevincin ümitsizliğinde en son derecesine çıkan biridir. Müştak Bey alafranga tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen, fakir fakat oldukça kafalı bir insandır.

KUMRU HANIM:Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine Hanımın kız kardeşidir. Kumru hanım çok genç ve güzel bir hanımefendidir. O da Müştak Beye aşıktır.     derskonum.com 

SAKİNE HANIM:Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir. Sakine Hanım; Kumru Hanıma göre oldukça yaşlı, çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır. Sakine Hanım eserde Müştak Beyin nikahlısıdır

Zaman -Mekan- Dili

Zaman:Eserdeki olay Tanzimat yıllarında meydana geliyor ve o zamanın en önemli sorunlarından birini anlatıyor

Mekan: Olayın neredeyse tamamı gelin odasında geçmektedir.

Dil: Eserde genelde sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Ayrıca o zamanın tabii konuşma dilinden de kelimeler vardır. 



7-Ünite İle İlgili Önemli Sanatçılar  (Fikri ve edebi yönleri,eserleri)

§  ŞİNASİ ( 1826-1871)

  Batı etkisindeki Türk edebiyatının kurucusu,ilk temsilcisi ve yeniliğin öncüsüdür.  

  Batı edebiyatı yolunda ilk nazım ve nesir türlerinde eserler veren Odur.

  Klasisizm akımından etkilenmiştir.

  Türk şiirini söz oyunlarından kurtararak şiire konuşma dilini getirmiştir.

  Şiirde divan edebiyatı nazım biçimlerini kullansa da nazım biçimlerinde bazı değişiklikler yapmıştır.

  Genellikle “didaktik” şiirler yazmıştır.       *Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.

  Şiirde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.

  Şiirin konusunu genişletmiştir. Akıl, medeniyet, hak, adalet, kanun gibi kavramları şiirde kullanan ilk şairdir.Akılcı ve mantıkçıdır.      *  Gazete ve edebiyatı halkı eğitmede bir araç olarak görmüştür.

  Divan edebiyatı nesrini yıkmış, nesri (düz yazı) düşünceleri yaymada bir araç olarak görmüştür.

  Düşüncelerini yalın ve açık bir anlatımla söylemeye, konuşma dilini yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.

  Agâh Efendi ile birlikte 1860′ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i çıkarmıştır. Türk basınının ilk başyazarı sayılır.

  Türk edebiyatında ilk makale örneği olan Mukaddime-i Tercüman-ı Ahval’i bu gazetenin ön sözü olarak yayımlamıştır.

  1862′de tek başına Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmıştır.     NOT: Şinasi, roman ve öykü alanında eser yazmamıştır.

ESERLERİ VE TÜRLERİ:

§  Tercüme-i Manzume (Çeviri şiirler)                    

 *Şair Evlenmesi (ilk tiyatro eseridir)

§  Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirler)                               

 *Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri)

§  Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi ( ilk makale)    

*Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 2 cilt)

 

 

İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci Darülbedayi’nin ikinci döneminde aktif görev almış oyun yazarı ve tiyatro oyuncusudur. Meşrutiyet’ten itibaren telif eserlerle ve Fransızcadan yaptığı uyarlamalarla tiyatromuza birçok oyun kazandırmıştır. Elliyi aşkın eseri vardır. Türkçeyi iyi kullanan, oyun tekniği yönünden de oldukça başarılı bir sanatçıdır. Eserlerinde sahne dilini ustaca kullanmış, sahnede her tipi kendi karakterine, seviyesine göre konuşturmuştur.

Eserleri Çürük Merdiven, Kadın Tertibi, Kısmet Değilmiş, Sekizinci, Ceza Kanunu adında oyunları vardır.

 PDF LİNK AŞAĞIDAA



 

Musahipzade Celal

*İlk oyunu 1913’te sahneye konulan “Köprülüler”dir.

*Hafif, müzikli oyunlar yazmayı sürdüren yazarın oyunları, daha çok töre güldürüsü niteliği taşır.

*Konularını daha çok Osmanlı tarihinden alan oyunlar yazmıştır.

*Oyunlarında çeşitli dönemlerdeki sosyal hayatı, töreleri, inançları ve düşünceleri gülünç yanlarıyla anlatmıştır.

*Sosyal eleştiriye büyük önem vermiştir.                     *Oyunları siyasal ve belgesel niteliktedir.

*Saray yaşamını ve sosyal dramları anlatmıştır.           *Yakın tarih ve Türk dünyası işlediği konular arasındadır.

*Oyunları teknik yönden başarılı değildir.                    *Kişileri döneminin dil özellikleriyle konuşturmuştur.

*Üsküdar’daki tiyatro onun adını taşımaktadır.

Tiyatro Eserleri: Türk Kızı, Köprülüler, İstanbul Efendisi, Lâle Devri, Macun Hokkası, Yedekçi Kaşıkçılar, Atlı Ases, Demirbaş Şarl, Moda Çılgınları, İtaat İlâmı, Fermanlı Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında, Bir Kavuk Devrildi, Mum Söndü, Pazartesi-Perşembe, Gül ve Gönül, Balaban Ağa, Selma, Genç Osman, Gücü Gücü Yetene, Kadın Tertibi, Kısmet Değilmiş gibi kendi yazdığı; Hisse-i Şayia, Sekizinci, Ceza Kanunu gibi uyarlama oyunları vardır.

 

Cevat Fehmi Başkut

*İlk oyunu "Büyük Şehir" 1942-1943 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelendi ve büyük ilgi gördü. Bu ilgi üzerine çalışmalarını tiyatroda yoğunlaştırdı. Türkiye'de *Cumhuriyetten sonra ortaya çıkan değişimleri mizah unsurlarını kullanarak anlattığı oyunları yaygın bir ün kazandırdı. Biçim denemelerine de giriştiği oyunlarında bütün toplum katlarından ve her çevreden insanı tiplemeye çalıştı.

*Dış ülkelerde oyunu sahnelenen ilk Türk yazarı unvanını aldı. 

Tiyatro Eserleri:Büyük Şehir (1942),Küçük Şehir (1946),Koca Bebek (1947),Paydos (1948),Sana Rey Veriyorum (1951),Kadıköy İskelesi'nde (1953),Harput'ta Bir Amerikalı (1955),Hacıyatmaz (1960),Göç (1962),Buzlar Çözülmeden (

 

Haldun Taner

*Türk Tiyatrosu’ndaki ilk epik tiyatro örneği olan “Keşanlı Ali Destanı” adlı oyunu ile dünya çapında tanındı. *Konularını güncel olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı.

*Epik tiyatro ve kabarenin alnında verdiği yapıtlar çağdaş Türk tiyatrosunun klasikleri oldu.

*Eşsiz bir arı Türkçe kullanan Haldun Taner, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve tiyatrosunun önde gelen yazarları arasına girdi.

*Eleştiriyi güldürüyle yoğurmuş, izleyiciyi güldürürken hem sarsmış hem de şaşırtmış ve düşündürmüştür.

*Güldürülerinden "ironi" egemendir.Onunkisi komiklik ya da sululuk değil düşünceye ve düş gücüne dayanan bir güldürüdür.

*Devekuşu Kabare’yi (1967), Bizim Tiyatro‘yu, Tef Kabare Tiyatrosu’nu kurdu.

ESERLERİ: Tiyatro oyunları: Günün Adamı-Dışardakiler , Ve Değirmen Dönerdi, Fazilet Eczanesi, Lütfen Dokunmayın, Huzur Çıkmazı,Keşanlı Ali Destanı, Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım, Zilli Zarife, Vatan Kurtaran Şaban ,Bu Şehr-i İstanbul Ki, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Astronot Niyazi, Ha Bu Diyar, Dün Bugün, Aşk-u Sevda, Dev Aynası, Yâr Bana Bir Eğlence, Ayışığında Şamata, Hayırdır İnşallah, Marko Paşa 

Hazırlayan:derskonum.com





PDF LİNK AŞAĞIDAA







KONU İLE İLGİLİ TEST İÇİN TIKLAAA



10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ders Notları PDF İNDİR,






KONU İLE İLGİLİ TEST İÇİN TIKLAAA



10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ders Notları PDF, 10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Konu Anlatımı PDF,10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Tiyatro Ünitesi Ders Notları PDF,

Post a Comment

Daha yeni Daha eski

Subscribe Us

INNER POST ADS