11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları
11.SINIF EDEBİYAT SORUMLULUK SINAVI ÇALIŞMA
KAĞIDI,11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları,ÇALIŞMA KAĞITLARI,SORUMLULUK SINAVLARI,
onedebiyat.net'in değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
derskonum.com ailesi olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları üzerine bir paylaşım yazacağız.
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
destek olmak için lütfen paylaşınız
KONU TEKRARI ÇALIŞMASI
1. “Edebiyat dünyaya tutulmuş bir aynadır.” sözünden ne anlıyorsunuz? Bu bağlamdan yola çıkarak edebiyat ile toplum arasındaki münasebeti yorumlayınız.
YORUM
2. Sizce bir edebi eserin temel amacı toplumsal sorunları irdelemek midir? Bu konu hakkında fikirlerinizi beyan ediniz.
YORUM
3. HAKİM BEĞ
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.
Kırk yıl önce; yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim beğ.
Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git
Bini buldu burda yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen: bana ne, öl git!
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.
Abdurrahim KARAKOÇ
Yukarıdaki şiirde hangi toplumsal sorun işlenmiştir? Bu şiirden yola çıkarak edebiyat ve toplum arasındaki bağlantıyı irdeleyiniz.
YORUM
4. Bir edebi eser toplumsal sorunları ele aldıkça estetik değerini yitirir mi? Bu konu hakkında düşüncelerinizi belirtiniz.
YORUM
5. Edebiyat ve toplum arasında ne tür bir bağlantı vardır? Okuduğunuz bir roman veya şiir üzerinden örnek vererek konu hakkında yorumlarınızı yazınız.
YORUM
6. TÜRKİYE
(...)
Sen Türkiye’sin evim barkım köyüm obam
Türkiye O senin çift çarşılı harp görmüş şehirlerin
Sahilde Mersin, yayla türküsü Konya
Adana’nın yolları taştan, yola çıkıp Maraş’tan
Ezanla birlikte vardık bir akşam Urfa’ya
Bursa’nın, ya Bursa’nın ufak tefek taşları
Uçan yıldızı dondurur Ardahan’ın kışları
Erzincan’da bir kuş var kanadı gümüş pul pul
Ve göğe kılıç gibi çekilmiş
minarelerini
Şehirler padişahı canım İstanbul
(...)
ATTİLA İLHAN
Yukarıdaki şiir ile sosyoloji bilimi arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Açıklayınız.
YORUM
7. “Bazen düşünüyorum da eğer benim yazdıklarım hayatla ilgili değilse insanların yaşadığı nasıl bir dünya? Bana göre, tüm kitaplarım gerçeği yansıtıyor. Ama hangi gerçeği? Benim gördüğüm gerçeği.” Diyen bir yazarın eserlerinde hangi edebi akıma bağlı kaldığı söylenebilir? Bu akımın başlıca özelliklerinden dördünü belirtiniz.
C. Empresyonizm akımından etkilenmiştir. Bu akım
19. yy.da ortaya çıkmıştır.
. Edebiyatta ve resimde gelişerek bütün güzel sanatları
etkilemiştir.
. Dış dünyada görülen varlığın gerçek yönü değil, kişide bıraktığı
izlenimler önemlidir; bu nedenle anlatılan dış dünya değil, dış dünyadaki
varlıkların hayale bürünmüş izlenimleridir. Aslında dış âleme, oradaki varlıklara
ve nesnelere karşı ilgisizdirler.
. Varlığın sanatçıda içinde bulunulan bağlamda uyandırdığı izlenimler,
sanatın öğesi olarak kabul edilmiştir.
. Anlam belirginliğinden çok kapalılık yeğlenmiştir, anlamın yoruma uygun
olması beklenmiştir.
. Sanatın amacı birtakım gerçekleri yansıtmak değildir.
. "Sanat için sanat" ilkesi benimsenmiştir.
. Gerçekler kişilere göre değişir ve kişisel değer kazanır.
. Işık ve renk kaynaklı görsel izlenimler, şiirde önemli bir yer tutar
8. Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma.
Kıvrak olur, erir havada sanki,
Ağır aksak söyleyişe yanaşma.
Güzel gözler tül ardında görünsün,
Gün ışığı titremeli şiirde.
Ak yıldızlar maviliğe bürünsün
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde.
Yukarıdaki şiir hangi edebi akımın ilkelerine göre yazılmış olabilir? Şiirden yola çıkarak bu edebi akımın ilkelerinden üçünü belirterek Türk Edb. bu akımın temsilcilerine iki örnek veriniz.
C. Sembolizm, şiire duygu ve hayali getirmesi yönüyle
romantizmle benzerlik taşır. Diğer benzer yan her iki akımın da öznel oluşudur.
Bu benzerliklere karşın sembolistler, kendilerinden önceki tüm şiir
anlayışlarına karşı çıkmışlardır.
*. Sembolistler, dış dünyanın görüntülerini somut nesnel gerçeklikleriyle
değil de; bu görüntülerin sezgilerinden, izlenimlerinden yansıyan niteliklerini
şiire aktardılar. Duyguların, dış dünyayı ancak olduğu gibi değil, onu
değiştirerek ulaştırabileceğini düşündüler.
*. Sembolist ozanların doğa görüntülerini yarı aydınlık ortamlar
oluşturur: sararmış yapraklar, akşamın alacakaranlığı, durgun göller, kızıl gün
batımı, ayışıklı geceler.Bu görüntülerde net değil, neredeyse, tül bir perdenin
ardından yansıyan biçimiyledir.
*. Sembolistler, sembol ve mecazlarla dolu kapalı bir anlatımı seçtiler.
Herkesçe farklı algılanabilecek yorumlanabilecek şiiri hedeflediler.
*. Sembolizmin şiir anlayışı: Şiiri sözcüklerle yapılmış bir beste olarak
gördüklerinden, şiirde müzikselliğe önem verdiler. Ölçü, uyak biçimsel özellikleri ikinci
planda düşündüler. Şiirdeki müziği özle biçim arasında bir uyum öğesi olarak
gördüler.
*. Sembolistler "sanat için sanat" görüşüne bağlı kalarak
toplumsal, siyasal sorunlara uzak durdular.
*Türk Edb. Cenap Şahabettin ve Ahmet Haşim bu akıma uygun eserler
vermişlerdir.
9. Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim
İnan ki ne demiş isem görüp de söylemişim
Şudur benim cihânda en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek
Bu dizelerde dile getirilen düşünce, hangi edebi akıma ait olabilir? Bu akımın önemli özelliklerinden dördünü belirtiniz.
İnan ki ne demiş isem görüp de söylemişim
Şudur benim cihânda en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek
Bu dizelerde dile getirilen düşünce, hangi edebi akıma ait olabilir? Bu akımın önemli özelliklerinden dördünü belirtiniz.
C. Realizm edebi akımına ait olabilir. Bu akıma
göre:
Gerçekler ön plandadır. Realist sanatçılar,
eserlerinde yaşamın gerçeklerini dile getirir.
Yalnızca yaşananın anlatılmasına yönelen
gerçekçiler, olaylar ve kişiler karşısında tarafsız davranırlar. Eserlerine
kendi duygu, düşünce ve yorumlarını katmazlar. Çünkü realizmde doğayı olduğu
gibi kopya etmek esastır.
Gerçekler anlatılırken kişilerin psikolojileri,
onların kişiliklerini etkileyen çevrelerinin tanıtımı, içinde bulundukları
ortam ayrıntılarıyla verilir. Onun için de betimleme, realist yazarlarda en
önemli anlatım biçimi olarak dikkat çeker.
Realizmde, gerçek hayatın anlatılması esas
olduğu için realistlerin eserlerinde toplumun sıradan kişilerine rastlanır.
Eserlerinde daha çok yaşamın olağan olaylarına yönelen gerçekçiler, çok basit
bir konuyu bile ele alırlar.
Realist yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir
amaçları yoktur; onlar gözlem, araştırma ve belgelere dayanarak, yaşananı
nesnel bir şekilde aktarmayı amaçlarlar.
Realizmde biçim güzelliğine önem verilir, dilde
ve anlatımda süsten, özentiden kaçınılır. Çünkü sanatı, klasik ve romantik
akımların yapaylığından kurtarmak amaçlanır.
Realizmde roman ve hikâye ön plana çıkmıştır.
10. “Roman yazarı, bilimsel metotları uygulayan bir deneycidir. O, sadece
gözlem yapılarak öğrenilebilecek şartları kaydetmez, bireyin çevre şartlarıyla
mücadelesini sebep sonuç ilişkisi içinde vererek başlangıçta oluşturduğu
hipotezi ispatlamak zorundadır. Onun için
en önemli şey, insan tabiatını objektif bir biçimde gözlemlemek, belli biyolojik kalıtımla doğan bir kişinin belli sosyoekonomik şartlar içinde kaderinin ne olacağını incelemektir.” fikrini savunan yazar hangi edebi akıma bağlı olabilir? Türk Edebiyatında bu akıma bağlı kalarak eser veren iki sanatçı belirtiniz.
en önemli şey, insan tabiatını objektif bir biçimde gözlemlemek, belli biyolojik kalıtımla doğan bir kişinin belli sosyoekonomik şartlar içinde kaderinin ne olacağını incelemektir.” fikrini savunan yazar hangi edebi akıma bağlı olabilir? Türk Edebiyatında bu akıma bağlı kalarak eser veren iki sanatçı belirtiniz.
C. Natüralizm edebi akımına
bağlıdır bu akıma bağlı kalarak eser veren sanatçılarımız arasında Hüseyin
Rahmi Gürpınar, Nabizade Nazım gibi sanatçılar vardır.
11. Böyle bir yazı tarzında nokta, virgül, noktalı virgül gibi işaretlere lüzum yoktur; bunları kullanmak tehlikelidir bile. Noktalama işaretleri, içimizdeki akışın mutlak devamına şüphesiz engeldir. Canınız istediği kadar devam ediniz. Mırıltının tükenmek bilmeyen karakterine kendinizi veriniz. Eğer akış, yaptığınız dikkatsizlik diyeceğim ufak bir yanılma yüzünden duracak gibi olursa kaldığınız yerde durunuz. Çıkışı sizce şüpheli görülen kelimeden sonra herhangi bir harfi, söz gelimi “i” harfini, daima “i” harfini koyunuz ve böylece bu harfi izleyecek olan kelimelere elverişli anı bekleyiniz. Şiirinizin tamamlanması gecikmeyecektir.
Bu düşüncelere sahip olan bir sanatçı hangi edebi akıma bağlı olabilir? Bu edebi akımın özelliklerinden dördünü belirtiniz.
C. Sürrealizm akımına bağlıdır.
Bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliği savunulur. Aynca bilinç ile bilinç dışını birleştirme esas alınır.
İçinden geldiği gibi yazmak bu akımın en belirgin özelliğidir.
Akılcılığın karşısında olan sürrealistler, geleneksel ve biçime dayalı inanç ve değerleri düşünceden silmişlerdir.
Sürrealist şairlerin dizelerindeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek yerine bilinçdışı psikolojik süreçlerle bir araya gelir.
12. Hacer toprakla oynayan parmağını eteğine silerek önce bana, sonra ileriye, boşluğa baktı. Ben gözlerimi onun yandan görünen yüzüne dikmiştim. Hâlâ bakışının tesiri altındaydım. İnsan ruhlarının ince ve derin kıvrımlarını bütün karmakarışıklığı ile anlayan ve şaşılacak bir kolaylıkla anlatan bu genç Yörük kızı sanki birdenbire büyüyüvermişti. Gözlerini çevirmiş, aşağıya, yeni yeşeren ağaçları, taze ekinleri, koyu yapraklı zeytinleri, yer yer görünüp tekrar kaybolan dereleri ile pırıl pırıl yanan ovaya bakıyordu.
Yukarıdaki metinde hangi anlatım biçimleri kullanılmıştır? Niçin?
Öyküleyici ve betimleyici anlatım kullanılmıştır zira olayların anlatımında devinim ve hareketliliğin yanı sıra niteleyici öğelere sıkça yer verilmiştir.
13. Kadın yaklaşınca hâlâ şaşkın şaşkın
gülümseyen oğlunu bileğinden yakaladı:
– Bu ne hâl? Kimlerle konuşuyorsun? Ve öteki elindeki şemsiyeyi, elini
arkadaşının avucunda bırakan küçük satıcının omzuna vurdu. Sonra haykırdı:
– Pis, baksana, senin konuşabileceğin insan mı bu? Çocukların kolları
birbirinden ayrılıp aşağı sallanıverdi. Küçük satıcının gözleri kolunun
acısından yaşla dolmuştu. Arkadaşının gözündeki yaşları gören çocuk, ruhundan
fışkıran bir isyanla:
– Anneciğim, o benim mektep arkadaşım! Kadın, yüzü kıpkırmızı kesilerek
oğlunun sözünü kesti:
– Ben yarın mektebinize de telefon edeceğim. Sana kendi seviyende
olmayanlarla arkadaşlık etmeyi gösteririm!
Oğlunu kolundan çekti. Geride kalan küçük satıcı ile anasına, yerin
dibine geçirmek ister gibi tahkir edici ve ezici bakışlar atarak yürümeye
başladı.
Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki
soruları cevaplayınız.
a) Hangi tür hikayeye örnek olabilir?
Niçin
Olay hikayesidir. Olaylar, psikolojik öğelerin önüne geçmiştir. Devinim
vardır.
b) Metindeki çatışmayı saptayınız.
Toplumun alt sınıfı ve üst sınıfı arasında bir çatışma gözler önüne
serilmiştir.
c)Hangi tür bakış açısı
kullanılmıştır? Niçin?
Gözlemci bakış açısı kullanılmıştır. Olaylar tamamen müşahit bir bakış açısı
ile kahramanların psikolojik yapısı bizlere sunulmadan anlatılmıştır.
d) Metindeki kadın karakterin
psikolojik özelliklerinden dördünü belirtiniz.
Tehditkar, kıskanç, kendini beğenmiş, öfkeli
14.(...)
” Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar,
yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. "Hep kötü, sakat şeyleri mi
göreceksin?" Diyorlar. "Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi
bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocurlardan; bir
karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde
ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını
alamayanlardan başka başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin
yazılarındaki bütün insanları benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü
gülen, bahtiyar insan yok mu?"
Sabahattin ALİ, Sırça Köşk
Buna göre Sabahattin Ali’nin hikaye
çizgisinin hangi tür hikayeciliğe uyduğu söylenebilir? Bu tarz hikayelerin
önemli dört özelliğini belirtiniz.
C. Toplumcu gerçekçi hikaye
çizgisini takip ettiği söylenebilir. Buna tarz hikayelerin öne çıkan
özellikleri sunlardır:
Toplumcu gerçekçiler, toplumdaki düzensizlik ve çatışmalar ile köy gibi
küçük yerleşim yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşırlar; eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam,
halk-yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın-cahil gibi
belirgin farklılıklar üzerine kurarlar.
Toplumcu gerçekçi eserlerde anlatım tekniklerinden daha çok anlatılan şeyler
önemli görülmüştür.
Toplumcu gerçekçi yazarlar genellikle kendi ideolojik söylemlerini eserlerine yansıtmışlardır. Bu dönemde
yazılan öykü ve romanların birçoğu belirli görüşleri anlatmak, belirli bir
siyasi anlayışı savunmak için bir araç olarak kullanılmıştır.
Toplumcu gerçekçi anlayışın ortaya çıkmasında özellikle Köy Enstitüsü’nden mezun olan
yazarların büyük etkisi vardır. Köyün içinde yaşayan köy kökenli, enstitü
mezunu yazarlar, köy insanını yakından tanıdıkları için eserlerinde onların
sorunlarını başarıyla anlatmışlardır.
Toplumcu gerçekçi eserlerde realizm
ve natüralizm etkileri vardır.
Toplumcu gerçekçi yazarlar roman ve
hikayelerinde sade bir dil kullanmış,
halk kültüründen yer alan birçok unsura yer vermişler, kahramanlarını bölgesel ağızlarına göre
konuşturmuşlardır.
15. “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir
hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü
bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem
kâğıt aldım. Oturdum. Ada' nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük
değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum.
Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”
Sait Faik Abasıyanık
Yukarıdaki metne göre aşağıdaki soruları cevaplayınız.
a) Bir hikâyeden alınmış bu pasaj
hangi tür hikayeden alınmış olabilir? Niçin?
Durum hikayesinden alınmıştır. Merak unsuru yoktur ve psikolojik
tasvirler daha fazla önemsenmiştir.
b) Bu hikayedeki temel çatışmayı
bulunuz.
Aklın ve duyguların çatışması vardır.
c)Metindeki bakış açısını
belirleyiniz.
Kahraman bakış açısı kullanılmıştır.
d) “Yazı yazmasam deli olacaktım.”
İfadesini yorumlayınız. Size göre yazı yazmak bir ihtiyaç mıdır?
YORUM
16. Kafile
kasabaya varıyor… Cepheden dönenler orada son muamelelerinin yapılmasını
bekliyorlar… Son muamele yapılıyor ve askerler kendilerini bekleyenlerin
kucağına atılıyorlar… Atılacak kucak bulamayanlar da var…
İhtiyar baba
etrafına bakıyor. Kendisininki yok… Şaşırıyor ve bekliyor.” Kafile cepheden
arta kalanları almış köye dönüyor ve… Fırtına hiddetleniyor…
İhtiyar baba
bakıyor: karşıda, karşılamaya geleni olmayan boynu bükük bir nefer…
Bakışıyorlar ve anlaşıyorlar. Dertli gönüller çabuk anlaşır. Baba soruyor:
“Evlât!
Benim oğlum acaba neye gelmiyor?” Beriki acı acı gülümsüyor:
“Orda
kalmıştır baba!”…
“Orası
neresi oğul?”… Asker soluyor ve mırıldanıyor.
"Er
meydanı!"
H.NİHAL ATSIZ
Yukarıdaki hikaye göz önünde
bulundurulduğunda bu hikayenin hangi
hikaye çizgisine yakın olduğu söylenebilir? Bu tür hikayelerin özelliklerinden
dördünü belirtiniz.
C. Milli-Dini duyarlılıkları savunan hikayeler kapsamında
değerlendirilebilir. Bu tarz hikayeler:
- Milli Edebiyat Akımı'nın devamı gibi algılanabilecek bu eserlerde Anadou, savaş yılları, geleneksel değerler, milli motifler, ahlaki hassasiyetler milli kültür ve tarihi bilinci ön plandadır.
- Geçmişimizdeki kültürel zenginlikler, kahramanlıklar, dini hassasiyetler, İstanbul'un geleneksel sosyal dokusundan kesitler işlenmiştir.
- Milli kaynaklardan, Türk mitolojisinden, destanlardan etkilenerek idealize edilmiş karakterlere yer verilmiştir.
- Maupassant tarzı (olay hikayesi) yazılmıştır, merka unsuru ön plandadır.
- Olay hikayesinin planına (serim-düğüm-çözüm) uyulmuştur.
- Eserlerde sade, yalın, sıcak ve şiirsel bir üslup kullanılmıştır.
- Din duygusunun ön plana çıkarıldığı eserlerde dini yaşama ait unsurlar, iç huzur, İslamiyet'in birey üzerindeki olumlu etkileri anlatılmıştır.
- Hikayelerde gerçekçi betimlemelere yer verilmiştir.
Hikayelerde yazarlar bir ana fikri
savnumuş, bu ana fikri kahramanlar üzerinden vermeye çalışmışlardır.
17)1923-1940 arasında hikaye türünde veren sanatçılar ile ilgili
eşleştirmeleri yapınız.10
( b ) Refik Halit Karay ( a) Halide Edip Adıvar
( c ) Reşat Nuri G.( e )Yakup Kadri K. (d )
Sadri Ertem
a) Güçlü kadın tipleri yaratan
sanatçı, Türkçülük akımı çerçevesinde yazdığı eserleriyle ön plana çıkmıştır. Dağa
Çıkan Kurt adlı eserinde 1.Dünya Savaşı sonrası işgale uğrayan Osmanlı’nın
durumunu Türk efsanelerine dayandırarak anlatır
b) Hikayeciliğin
sınırlarını Anadolu’ya taşımıştır. Memurları ve Anadolu halkının yer yer
olumsuz davranışlarının baskın olduğu Memleket Hikayeleri ve Kurtuluş
Savaşı’na dair olumsuz tutumları
gerekçesi ile yüz ellilikler listesine girip yurt dışına sürgün edilmesi nedeniyle
sıla özlemini dile getirdiği Gurbet Hikayeleri adlı eseri önem kazanmıştır.
c) Özellikle
Müfettişlik görevi ile Anadolu’yu baştan
başa gezdiği için güçlü bir gözlem gücü ve realist tavırla eserlerini
vermiştir.Toplumsal meseleler ve dejenerasyon eserlerinin temalarının ortak
noktasını oluşturur.Roçild Bey, Tanrı
Misafiri gibi hikayeleri bulunmaktadır.
d) Henüz ortada Sosyalist Realizm akımı yokken;
cumhuriyet ideolojisinin toplumsal sorunlarla ilgili temel argümanlarına
yaslanarak toplumcu çizgide eserler verir. Silindir Şapka
Giyen Köylü,Bacayı İndir Bacayı Kaldır gibi eserleri vardır.
e.) Özellikle aydın- halk ikilemine çokça yer vermiştir.
Bunun yanı sıra milli mücadeledeki izlenimlerini dile getirmiştir. Milli Savaş Hikayeleri, Bir Serencam,Rahmet gibi
hikayeleri vardır.
18) Aşağıda verilen boşlukları uygun hikaye
yazarları ile doldurunuz. (10)
*Ahmet Hamdi Tanpınar * Aziz
Nesin * Sabahattin Ali
* Cevat Şakir Kabaağaçlı
*Yaşar Kemal
* Sürgüne gönderildiği Bodrum’a
temelli yerleşen sanatçı, eserlerinde Anadolu insanının ve özellikle denizden
ekmeğini kazanan insanların hikayelerini anlatır.Aganta Burina Burinata romanı
ile çokça tanınan yazarın Merhaba Akdeniz adlı hikayesi de deniz üzerinedir.
(.............Cevat Şakir................................)
* Şiir,deneme,makale,roman,öykü
gibi birçok dalda eser veren ve çok yönlü bir sanatçı olan sanatçı şiirde
sustuklarımı roman ve hikayelerimde anlatırım düşüncesi ile hareket etmiş, çoğu
eserini sezgiselcilik ve mistisizm temelli oluşturmuştur. Onun
hikaye ve romanlarındaki karakterler genellikle dinmez bir iç çatışması halinde
verilmiştir. Bu çatışmalarda gerçek ile rüya, bilinç ve bilinçaltı, geçmiş
zaman ile şimdi karşı karşıya gelir. Abdullah Efendi’nin Rüyaları adlı hikayesi
Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanları gibi meşhurdur. (..........Ahmet
Hamdi Tanpınar..........................)
*Anadolu gerçeğine daha önceki
yazarlar gibi, bir bürokrat aydın gözüyle bakmamıştır. Edebiyatımızda köye ve
köylüye en büyük ilgiyi ilkin o göstermiştir. Ezilen insanların acılarını ve
sömürülüşünü işlemiştir. Kuyucaklı Yusuf romanda da olduğu gibi Sırça Köşk adlı
hikayesinde de toplumsal tema ön plandadır.
(...................S.Ali.....................)
* Roman ve hikayelerinde özellikle
Çukurova bölgesini ele alan yazar, sömürü ve ezen-ezilen düzenini, yarattığı
yoksul köylüler üzerinde verir. Yoksulluk, boş inançlar, sinekler, toz,
ölümüne çalışma, uçsuz bucaksızlık, bitkinlik, yabanlık, yılmazlık,
çaresizlikten doğan acıma ve duyarlılık hikayelerinin genel çerçevesini
oluşturur.Sarı Sıcak adlı hikayesi hikaye türündeki tek eseridir. (................Y.Kemal...............................)
* Kara Mizahı, eserlerinin temelini oturtan ve
bürokrasi, memur, aydın-halk ikilemine sıkça yer vermiştir.Çıkardığı Marko Paşa
adlı mizah dergisi ile çok ses getirmiştir. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz eseri
gibi eserlerinin genel mahiyetini eleştiri oluşturur. Fil Hamdi, Bir Koltuk
Nasıl Devrilir, Memurlar Memurlar gibi hikayeleri önemlidir.(.............Aziz
Nesin....................................
19. Tanzimat Edb.şiir özelliklerini dönemsel şekilde karşılaştıran beş
madde yazınız.
C. 1.nesil sanatçıları toplumsal konuları şiirlerinde işlerken 2.nesil
sanatçıları bireysel konuları işlediler.
1.nesil sanatçıları şiiri biçimsel
olarak değiştiremediler,divan şiiri nazım biçimlerine bağlı kaldılar. 2. Nesil
ise Abdülhak Hamit ile birlikte yeni türler denemeye başladı.
1.nesil sanatçıları göz için kafiye anlayışına bağlı kalırlarken 2.nesil
sanatçıları kulak için kafiye anlayışını benimsediler.
1.nesil sanatçıları dili sadeleştirmeye çalıştılar lakın başaramadılar.
2.nesil sanatçıları ise dili sadeleştirme çabasına girmedi.
Her iki dönemde de parça güzelliği yerine bütün güzelliği benimsenmiştir.
20
İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı,
İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı,
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni
çıktı.
Yükselmek,
iyi bir makama gelmek için dostlarını çekiştirmek yeni çıktı,
Önceleri
bilmezdik, bu beceri yeni çıktı.
Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat
modalandı,
Nâmus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı.
Hırsızlık
çoğalıp sadakat sözü moda haline geldi,
Namusu
bitirdik, hamiyet yeni çıktı.
Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zerafet,
Dildardan ağyâra şikâyet yeni çıktı.
Düşmanlara
dostları yermek bir incelik oldu,
Gönül
dostlarından yabancılara şikayet yeni çıktı.
Sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu,
Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı
Sâdık olanları
aşağılama ve reddetme kural haline
geldi,
Hırsızlara
ikram ve yardım etmek yeni çıktı.
Ziya Paşa
Yukarıdaki şiirle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.
a) Şiirin teması nedir?
Toplumsal değişim
b) Konusu göz önüne alındığında Tanzimat’ın hangi dönemine ait olabilir?
Niçin?
Tanzimat Edb.ilk dönemine aittir zira
toplumsal bir mesele işlenmiştir.
c) Şiirin ilk beyitindeki ahenk unsurunu belirleyiniz.
İlk dizede âyet, zengin kafiyedir.
Yeni çıktı ise rediftir.
21. Tanzimat nesli şiir anlayışını iki grup
altında inceleyebiliriz. Bu gruplar, birbirlerinden işledikleri
............... ve .....................
bakımından temelde
ayrılırlar. Örneğin, Namık Kemal
............................ adlı eserinde Hürriyet’in öneminden bahsederken
...........................
............................... adlı eserinde Lübnan’a giderken
kaybettiği eşi için hüznünü ifade eder. Hemen her sözü bir özdeyiş gibi
kullanılabilen .......................
Terkib-i Bent adlı eserinde
sosyal değişimlerden, ......................... adlı manzum eleştirisindeyse
Giritli Ali Paşa’nın başarısızlıklarından
dem vurur. Yerdeki zerreden gökteki Güneş’e kadar her şey şiirin konusu
olabilir diyen Recaizade Mahmut Ekrem’in
.......................... adlı şiir eserinde takındığı tavrı Demdeme adlı eserinde eleştiren
................................ ise ...................adlı eserinde tam bir
gelenekçi çizgide ilerleyen şair izlenimi verir.
Yukarıdaki paragrafı uygun ifadelerle doldurunuz.
C. Konu –sanat anlayışı- Hürriyet
Kasidesi –Abdülhak Hamit Tarhan- Makber-Ziya Paşa- Zafername- Zemzeme-Muallim
Naci- Ateşpare
22. Servet-i Fünun şiiri ile Tanzimat Edb. şiir anlayışını karşılaştırarak
beş önemli farkını yazınız.
Tanzimat
Edb.
|
Servet-i
Fünun Edb.
|
Nazım
biçimi genel olarak Divan Edb. etkisindedir.
|
Sone, Terzarima, Balat
gibi yeni türler denemişlerdir.
|
Aruz
ölçüsünün tek kalıbını şiire hakim kılmıştır.
|
Aynı şiirde farklı aruz kalıpları
kullanmışlardır.
|
Müzikalite
pek önemsenmemiştir.
|
Müzikalite ve
kelimelerin ahengine önem vermişlerdir.
|
1.nesil
toplumsal meseleleri ele alırken 2.nesil bireysel konular işlemiştir.
|
Her zaman bireysel
konular işlemişlerdir.
|
Romantizmin
etkisi şiirlere de yansımıştır
|
Sembolizm
etkisindedirler.
|
Dize
bütünlüğü korunmuştur.
|
Anjambmanlar ile
dizeler uzatılmıştır.
|
23. ELHAN-I ŞİTA
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş
Eşini gâib eyleyen bir kuş
Gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar...
Ey kulûbün sürûd-i şeydası
Ey kebûterlerin neşîdeleri
O bahârın bu işte ferdâsı
Kapladı bir derin sükûta yeri
Karlar Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar
Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar.
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ'şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!
(...)
Lerze: titreyiş
Eyyam-ı nevbahar: ilkbahar günleri
kulûbün sürûd-i şeydası : kalplerin
çılgın aşk şarkıları
kebuterlerin neşideleri: güvercinlerin
şiirleri
ferda: yarın
hamuşane: sessiz
rişe-i cenah-ı melek: melek kanadının
saçağı
hadika : bahçe
mürde: ölü
pervaz: uçmak
Cenap ŞAHABETTİN
Yukarıdaki şiirle ilgili aşağıdaki
soruları cevaplayınız.
a) Hangi dönemde kaleme alınmış olabilir? Niçin
Servet-i Fünun döneminde kaleme
alınmıştır. Dil ağırdır ve Arapçe-Farsça benzetmelere sıkça yer verilmiştir.
Ayrıca anjambmanlarla dizeler uzatılmıştır. Konu da bireyseldir.
b) Şiire hakim olan edebi akım nedir? Bu akımın şiir tesiri nasıl
olmuştur?
Sembolizmdir. Sembolizmin çağrışımsal gücü, benzetmelerde
ve imgelerdeki üstünlüğü şiire hakim olmuştur.
c) Şiirde baskın olarak hangi edebi sanatlar görülmektedir?
Kar; kuşa, melek kanadının
saçağına benzetildiği için teşbih
vardır.
Ayrıca karların ağlaması ifadesi
nedeni ile insanın bir özelliği verilmiş ve karlar insana benzetilmiş. Bu
yönüyle kapalı istiare vardır.
24.
Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma yoluna gittiler.
Şiirlerini dörtlükler hâlinde yazdılar. Mâni, koşma gibi nazım biçimlerini
kullandılar. Hece ölçüsüyle şiirler yazdılar. Konularını halkın yaşamından,
ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçtiler. Sade bir dil kullandılar.
“Güzel
dil Türkçe bize,
Başka
dil gece bize.
İstanbul konuşması
En
saf, en ince bize.” dörtlüğü bu şiir anlayışıyla kaleme alınmıştır.
Yukarıdaki şiir geleneğini belirleyiniz.
Bu geleneğe uygun olarak şiir yazan iki önemli şair belirtiniz.
C.Mili Edebiyat geleneğini sürdüren
şiirdir. Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp gibi önemli sanatçılar bu tarzda
şiirler yazmıştır.
25.
KOCAKARI İLE ÖMER
(...)
Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın.
“Açız! Açız!” diye feryâd eden çocuklarının,
Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini ;
Çıkardı yuttuğu yaşlarla çırpınan sesini:
– Durundu yavrularım, işte şimdicek pişecek...
Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştı nâleleri...
Selâmı verdi Ömer, daldı âkıbet içeri,
Selâmı aldı kadın pek beşûş bir yüzle.
– Bu yavrular niçin, ey teyze ağlıyor, söyle?
– Bugün ikinci gün, aç kaldılar...
– O halde, neden
Biraz yemek komuyorsun?
– Yemek mi? Çömleği sen,
Tirid mi zannediyorsun? İçinde sâde su var;
Çakıl taşıyla berâber bütün zaman kaynar!
Ne çâre! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
– Peki! Senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...
Tek erkeğin de mi yok?
– Hepsi öldü... Kimsem yok.
– Senin midir bu küçükler?
– Torunlarım.
– Ne de çok!
“Açız! Açız!” diye feryâd eden çocuklarının,
Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini ;
Çıkardı yuttuğu yaşlarla çırpınan sesini:
– Durundu yavrularım, işte şimdicek pişecek...
Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştı nâleleri...
Selâmı verdi Ömer, daldı âkıbet içeri,
Selâmı aldı kadın pek beşûş bir yüzle.
– Bu yavrular niçin, ey teyze ağlıyor, söyle?
– Bugün ikinci gün, aç kaldılar...
– O halde, neden
Biraz yemek komuyorsun?
– Yemek mi? Çömleği sen,
Tirid mi zannediyorsun? İçinde sâde su var;
Çakıl taşıyla berâber bütün zaman kaynar!
Ne çâre! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
– Peki! Senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...
Tek erkeğin de mi yok?
– Hepsi öldü... Kimsem yok.
– Senin midir bu küçükler?
– Torunlarım.
– Ne de çok!
Yukarıdaki
şiirde olduğu gibi içerisinde olay örgüsü taşıyan şiirlere ne ad verilir? Bu
tarz şiirlerin klasik şiirden farkı nedir?
Manzum hikaye adı verilir. Bu tarz
şiirlerde edebi kaygı geri plandadır. Ahenk öğeleri, edebi sanatlar önemsenmez.
İmge önemsenmez. Yalın bir dille yazılır. Toplumsal sorunlar ön plana
çıkarılır. Genellikle öğüt verilir.
26. BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlân;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i'lân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Âlemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde semâ kavs-i mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
A.HAŞİM
Yukarıdaki
şiirden yola çıkarak Saf Şiir anlayışını açıklayınız.
c.Saf şiirde anlamsal kapalılık
önemsenir. Bu şiirde de anlamsal kapalılık söz konusudur.
Saf şiirde müzikalite ve ahenk önemsenir.
Bu şiirde de
Hem kafiyelerle hem de “akşam”
kelimesinin tekrarı ile ahenk sağlanmıştır.
Saf şiirde sanat sanat içindir anlayışı
vardır. Toplumsal konulara yer verilmez. Bu şiirde de bireysel bir duyuş
hakimdir.
Saf şiir sembolizm etkisindedir. Bu
sayede imgeler ön plana çıkar. Bu şiirde de güllerin inleyişi, altın kulelerden
ömrün tekrarını ilan etmesi, suyun sırma kemere benzetilmesi birer imgedir.
Saf şiirde anlaşılmak değil hissedilmek
önemsenir. Bu şiirde de içerik olarak anlamdan ziyade biçimsel hissedilme ön
plana çıkmıştır.
27.
(...)
Başka sanat bilmeyiz, karşımızda
dururken,
Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu’muz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler
tuttururken,
Sana uğurlar olsun.. Ayrılıyor
yolumuz!
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Yukarıdaki
şiiri esas alarak aşağıdaki soruları cevaplayınız.
a)
Şiirin nazım birimi, kullanılan ölçü,durak ve ahenk öğelerini yazınız.
Nazım birimi: Dörtlüktür
Ölçü: 14’lü hece ölçüsü
Durak: 7+7
Ahenk Öğeleri: dur+ur+ken, tut+tur+ur+ken
-Ur: Tam Kafiye urken: redif
Yol+umuz, Anadolu+muz
Muz :Zengin Kafiye
U: Yarım Kafiye
b) Hangi
edebi topluluğa ait olabilir? Bu edebi topluluğun şiir anlayışı hakkında bilgi
veriniz.
C. Beş Heceiler’e ait bir şiirdir.
- Hecenin beş şairi adıyla da anılan bu sanatçılar milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.
- Şiirde sade ve özentisiz olmayı ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
- Beş hececiler şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele döneminde başlamışlardır.
- Beş hececiler ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.
- Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
c)
Şair “siz” derken hangi dönemi veya şiir anlayışını kastetmektedir? Niçin?
Saf Şiir anlayışını kastetmektedir. Zira
onların biçime dayalı, anlaşılmaktan uzak, kapalı diline ve aruz ölçüsüne
dayalı şiirine karşılık Anadolu’yu şiirlerinde ele alan sanatçılar anlaşılır,
açık bir dille, hece ölçüsü ile şiirler yazmış ve Anadolu halkının dertlerini
ve beğenilerini şiire yansıtmışlardır.
28. Pitoresk sözcüğü etimolojik olarak “resim
gibi, resimsi” anlamına gelmektedir. Bu sözcüğün sözlük anlamı, “durumu ve
görünüşü resim konusu olmaya değer (görünüş)” açıklaması yer almaktadır. Şiir
sanatındaki kullanımıyla pitoresk, şiiri duygu ve düşüncenin soyut ifadesinden
kurtararak ona gözle görülür bir şekil vermektir.
Yukarıdaki parça hangi tür bir metinden
alınmış olabilir? Bu metinlerin önemli özelliklerini dört madde halınde
belirtiniz.
C. Makale türünden alınmış olabilir. Bu tür
metinlerde :
1.
Nesnel verilerin kullanıldığı bir türdür.
2.
Ele alınan konu bilimsel bir yöntemle incelenir.
3.
Makalenin yazılış amacı bilgi vermektir. Ancak makalede
sadece bilgi verilmez, aynı zamanda verilen bilgi kanıtlanmaya çalışılır.
4.
Yazar ele aldığı konuyu kanıtlamaya çalışır.
5.
Ciddi ve anlaşılır bir dil kullanılır.
6.
Tanık gösterme, örnekleme, karşılaştırma gibi çeşitli
düşünceyi geliştirme yöntemi kullanılır.
29.
Güneş,
klorlu ve tuzlu su, saçın protein yapısında bozulmalara neden oluyor. Bozulan
protein yapısıyla birlikte saçlarda incelme, kopma ve kırılmaların yanı sıra
saç renginde solma izleniyor. Saçımızın yılda 10 santim uzadığı düşünülürse 30
santimlik bir saç teli yaklaşık 3 yıldır bizimle ve birçok dış etkene maruz
kalıyor. Güneş, deniz ve havuzun yanı sıra saç boyaları, sık fön çektirmek, çok
gergin yapılan atkuyruğu ya da örgüler ve saç şekillendiricilerinin
kullanılması da saçın yapısını bozuyor. Tüm bu etkenler bir arada
düşünüldüğünde yaz aylarında saçların yaşlanmaması için ekstra özen göstermek
gerekiyor.
Yukarıdaki metni dikkate alarak aşağıdaki
soruları cevaplayınız.
a) Hangi tür metinden alınmış olabilir?
Niçin?
Makaleden
alınmış olabilir çünkü metinde göndergesel işlev hakimdir,nesneldir, edebi
kaygıdan çok öğreticilik önemsenmiştir.
b) Metinde hangi tür anlatım yöntemi ve
düşünceyi geliştirme yollarından hangisi kullanılmıştır?
Anlatım
biçimlerinden açıklayıcı anlatım, düşünceyi geliştirme yollarından sayısal
verilerden faydalanma kullanılmıştır.
30. A
İki
üç gün evveline kadar güneşimiz vardı. Işığı bir gaz tenekesi parıltısını
andıran bir güneş… Gerçi havalarımız pardösüyü bile gülünç gösterecek kadar
ılıktı fakat bu ılıklık içinde nezleler, gripler ve bronşitler, maske takmış
düşmanlar hâlinde, göze görünmeden, alay alay savunmasız burun deliklerinden
aciz ciğerlere rahatça yerleşebiliyordu.
B
James
Croll, Dünya’nın yörüngesel olarak Güneş’ten uzaklaştığı zamanlarda
soğuyacağını söylüyordu. Kendi hesabıyla bu yörüngesel uzaklaşmalar, her yarım
küre için yaklaşık 10 bin yılda bir olmak üzere toplamda 22 bin yılda bir
gerçekleşmektedir. Croll’un görüşleri ilk başta kabul edilmese de 1920’lerde
Milutin Milankovic onun görüşlerini temel alıp geliştirmiştir. Milankovic,”Dış
merkezlilik, eksen eğikliği ve Dünya yörüngesinin deviniminin, Dünya’ya ulaşan
radyasyondan dolayı döngüsel değişikliğe neden olduğunu ve bu yörünge
zorlamasının Dünya üzerindeki iklim modellerini kuvvetle etkiler.” demiştir.
Yukarıdaki parçaları göz önünde bulundurarak
aşağıdaki soruları cevaplayınız.
a) Metinlerin türünü sebepleriyle
belirleyiniz.
A
metni fıkra örneğidir zira güncel bir konuyu samimi bir üslupla dile
getirmiştir. B metni ise makaledir zira nesneldir, açıklayıcı bir anlatımı
vardır.
b) Metinlerde kullanılan düşünceyi
geliştirme yollarını saptayınız.
A
metninde benzetme ve karşılaştırma, B metninde ise sayısal verilerden
faydalanma ve tanık göstermeden faydalanılmıştır.
31.
Bu türdeki yazıların makale, deneme ve fıkra gibi diğer türlerden
ayrılan yönü konunun işlenişinde, anlatımındadır. Bu türdeki bir yazıyı okurken
bir anda yazar tarafından kuşatıldığımızı, yazarın çekim gücünün etkisine
girdiğimizi hissederiz. Sanki yazar ete kemiğe bürünür, karşımıza geçer,
bizimle konuşur, bize sorular sorar. Azıcık dikkatimiz dağılsa ses tonunu
yükseltir, kaşlarını çatar, suratını ekşitir. Okuyucunun ağzından sorular
sorar, bu soruları yine kendisi cevaplar. Okuyucuya “Sizce de öyle değil mi?”,
“Siz de böyle düşünmez misiniz?” gibi sorular sorarak okuyuculardan onay
bekler.
Yukarıda tanıtılan edebi tür hangisi
olabilir? Bu türe ait edebiyatımızdan iki yazar ve iki örnek eserini
belirtiniz.
C.Sohbet
türü tanıtılmıştır. Edebiyatımızda Suut Kemal Yetkin’in Edebiyat Söyleşileri,
Ahmet Rasim’in Edebiyat Söyleşileri, Şevket Rado Eşref Saati gibi eserler
bunlara örnektir.
32.Türk
Edebiyatında makale türü ........................ile birlikte gelişmiştir.
Şinasi’nin .............................................
İlk
örnektir. Namık Kemal’in .............................................
makalesi
dilin sadeleşmesini savunan ilk makaledir. Ziya Paşa’nın
.................................. adlı makalesinde klasik edebiyat ile
geleneksel edebiyat karşılaştırması yapar. Servet- i Fünun döneminde Cenap
Şahabettin’in yazdığı ............................, Hüseyin Cahit’in çevirdiği
ve derginin kapanmasına neden olduğu ................................., Halit
Ziya’nın yazdığı ................................., Fecr-i Ati döneminde Ahmet
Haşim’in yazdığı ......................................, Milli Edebiyat
döneminde Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler dergisinde yayımladığı
................................, Ali Canip’in
......................................
önemli
örneklerdir.
Yukarıdaki boşlukları uygun kelimelerle
doldurunuz.
1.
Tanzimat Edb. 2. Tercüman-ı Ahval
Mukaddimesi 3.Lisan-i Osmani’nin Edb.
Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir 4.Şiir ve İnşa 5. Evrak-ı Eyyam 6. Edebiyat
ve Hukuk 7.Sanata Dair 8.Şiir Hakkında
Bazı Mülahazalar
9.
Yeni Lisan 10. Milli Edebiyat Meseleleri
ve Cenap Beyle Münakaşalarım
33. Aşağıda bahsi
geçen roman yazarlarımızı tespit ederek yanlarına kim olduğunu yazınız.
A Geçim derdiyle yazdığım yazılarda Server
Bedi takma adını kullandım. Bu adla yazdığım Cingöz Recai serisi meşhurdur.
Romanlarımda insan psikolojisini, Doğu-Batı, madde-ruh çatışması, ahlak
çöküntüsü gibi çatışmaları ele aldım. Sözde Kızlar, Yalnızız gibi romanlarım
vardır: ..........Peyami
Safa........................
B Nazım Hikmet’le tanışmam sanat hayatımda
bir dönüm noktasıdır. İlk eserlerimde emeği ve ekmeği konu aldım. Bazı
eserlerim otobiyografik özellikler taşır. Gurbet Kuşu, Bereketli Topraklar Üzerinde
gibi eserlerim vardır:......ORHAN
KEMAL...........................
C Memleketim Burdur’da öğretmenlik yaptım.
Edebiyata şiirle başlasam da roman ve hikayelerimle tanınırım. Yılanların Öcü,
Irazca’nın Dirliği, Kaplumbağalar gibi tanınmış romanlarım vardır:.............FAKİR BAYKURT
D Edebiyatımızda postmodernizmin öncülüğünü
yaptım. Topluma yabancılaşan bireylerin yaşamlarını, toplumdan kopuşlarını dile
getirirken eleştiri ve mizahtan yararlandım. Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar
önemli eserlerim:....................OĞUZ
ATAY.......................
E Eserlerimde toplumun çalkantılı
dönemlerini ve bu dönemlerin birey üzerindeki etkilerini anlattım. Kadınların
Batılılaşmayı ve modernizmi özümseyemeyişlerini, Avrupa’daki gurbetçilerin
sorunlarını gerçekçi ve ironik bir
anlatımla anlattım. Fikrimin İnce Gülü, Ölmeye Yatmak tanınmış
eserlerimdir:.......ADALET
AĞAOĞLU................................
F Sade bir dil kullansam da pürüzlü,
düzensiz ve özentisiz bir üslubum vardır. Eserlerimde dil hataları dikkat
çeker. Realizmin etkisiyle kuvvetli bir gözlemcilik eserlerimde vardır.
Tatarcık,Türk’ün Ateşle İmtihanı, Kalp
Ağrısı, Seviye Talip eserlerimden birkaçıdır:......HALİDE EDİP....
G Öykü ve romanlarımda başta zaman ve rüya
olmak üzere psikolojik anlara ve bilinçaltına geniş yer verdim. Romanlarımda
medeniyet değişimin Türk toplumunda yarattığı çıkmazları da konu edindim.
Huzur, Mahur Beste, Beş Şehir önemli eserlerim:...AHMET H.TANPINAR..
H Eserlerimde Çorum, Çankırı civarlarını
konu edindim. Kurtuluş Savaş ve pek çok tarihi olayları konu edinen tarihi
romanlarım da meşhurdur. Yorgun Savaşçı, Esir Şehrin İnsanları önemli eserlerim
arasındadır: .KEMAL TAHİR....
I. Boğaziçi ve yalı kültürü denildiğinde
akla ben gelirim. Fehim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz en bilindik
eserlerimdir.....ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR..........
.
34.
Yukarıdaki eserlerden hangisi postmodern
romana örnektir?Postmodern romanlarla klasik romanların farkları nedir?
Oğuz
ATAY’ın Tutunamayanlar adlı eseri postmodern bir romandır. Bu romanlar klasik
romanlardan farklı olarak:
Postmodernizm,
modernizmin sorgulanmadan, herkes tarafından kabul edilmesi gereken evrensel
değerler olduğu görüşünü reddederek ortaya çıkar. Postmodernizmde gerçeklik
unsurundan çok kurmaca ön plandadır.
*
Yazar, bir topluluk üyesi olmaya karşıdır; kendi bireyselliğini egemen kılmaya
yönelir. Bu tür romanda son genellikle belirsizdir. Alışılagelmiş sonlar
bulunmaz. (Yeni Hayat, Kar)
*
Tek bir konu, tek bir bakış açısından verilmez; çok yönlü, çok kültürlü,
değişik bakış açılı romanlar yazılır. (Kar, Benim Adım Kırmızı, Kara Kitap)
*
Bütünlük yerine gerek bireyler ve kişilikleri açısından, gerekse olaylar
açısından parçalanmışlık öne çıkar. (Benim Adım Kırmızı, Tutunamayanlar)
*
Somut gerçeklikle soyut gerçeklik iç içe verilir. (Tutunamayanlar, Kara Kitap)
*
Tarihi, edebiyatın malzemesi olarak görüp onu yeniden üretmeye çalışır. (Benim
Adım Kırmızı, Kara Kitap)
*
Ciddi duruşa karşı alaycı tutumu benimser. Saçma bulunan durumlar alaycı bir
üslupla anlatılır.
*
Postmodern yazara göre hayat bir oyundur. Yaşamı kurmacaya dönüştüren roman da
oyun içinde oyundur.
*
Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının kişileri, masal
kişileri, çizgi film kahramanları birlikte verilebilir.
*
Roman içinde farklı edebi türlerden yararlanılır. (Örneğin Kara Kitapta köşe
yazısı (fıkra) biçiminde yazılmış metinler yer alır.)
*
Zaman ve mekân geleneksel (klasik) ve modern romandaki kadar belirgin değildir.
(Yeni Hayat, Tutunamayanlar)
*
Edebiyatın aracı olan dil postmodern romanda amaç haline gelmiştir. Dille
oynama, dilin olanaklarını sonuna kadar kullanma, gerek kültür dilinin gerekse
sokak dili ve yerel dillerin anlatım olanaklarından yararlanma bu anlayışın en
belirgin özelliğidir.
35. Yeliz’in üç bölümden oluşan bir kitaplığı vardır. Yeliz, bu kitaplığını
şu şekilde düzenlemek ister:
Birinci
bölümde
okuyacağı kitaplarda genellikle yalnızlık, bunalım, iç sıkıntısı olsun ister.
Kişinin ruh hali, iç çatışmaları psikolojik betimlemeler aracılığıyla anlatılsın
ister. Psikoloji biliminden yararlanılsın.
İkinci bölümde okuyacağı kitaplarda klasik
roman kurgusu olmasın ister. Bunun yanında anlatımda çoklu bakış açıları ve
çoklu anlatıcı olmalı. Çağrışım gücü yüksek, alegorik bir anlatım olmalı.
Yazarlar varoluşçuluktan etkilenmeli.
Üçüncü bölümde okuyacağı kitaplarda
toplumsal düzensizlik ve adaletsizlik sorgulanmalı. Yazarlar ideolojilerini
eserlere katmalı. Ağa-köylü, güçlü-güçsüz,
ezen-ezilen gibi çatışmalar
eserlerde yer almalı.
Buna göre
aşağıdaki soruları cevaplayınız:
a) Yeliz kitaplığının 1. Basamağına iki romancı yerleştirecek olsa kimleri
yerleştirir? ..........Peyami Safa........................ ............Ahmet
Hamdi T.....................
b) Yeliz kitaplığının 2. Basamağına iki romancı yerleştirecek olsa kimleri
yerleştirir? ........Adalet Ağaoğlu.......................... ........................Oğuz ATAY..........
c) Yeliz kitaplığının 3. Basamağına iki romancı yerleştirecek olsa kimleri
yerleştirir? .............Yaşar Kemal..................... .........Kemal Tahir.........................
d) Yeliz, kitaplığın 1. bölümüne iki eser
yerleştirecek olsa hangi eserleri yerleştirebilir? ............Matmazel Noralya’nın Koltuğu............
..................Saatleri Ayarlama Enstitüsü....................
e) Yeliz, kitaplığın 2. bölümüne iki eser
yerleştirecek olsa hangi eserleri yerleştirebilir? .........Bir Düğün Gecesi...............
.................Tutunamayanlar.....................
f) Yeliz, kitaplığın 3. bölümüne iki eser
yerleştirecek olsa hangi eserleri yerleştirebilir? ....İnce Memed.................... ..............Bozkirdaki Çekirdek........................
36. Aşağıdaki pasajlarda bulunan roman
anlatım tekniklerini belirleyiniz.
*Yastığın lavanta çiçeği kokan tertemiz
keten örtüsünün serinliğine yüzünü değdirince hiç olmazsa polisler gelinceye
kadar bir iki saatlik bir prens uykusu çekmek ihtiyacıyla gözlerini yumdu.
Nilüfer,Selma,Aziz,çıngırak,sarı fenerler,deniz... Bir kere toplanmış adamların
Ferit’i uykudan çıkarmaya çalışırken burnu onun burnuna yapışan Zehra’nın
gözlerinden gelen sesli cümleler: “Sana mademki bir Çarşamba sabahının
mandallarından kopmuş bir yaprak soranlara...” Ve polisler... Ayak sesleri...
Hep ayak sesleri şimdi. Ferit gözlerini açtı. Ayak sesleri. Merdivende
değil,tavanda.
(...................Bilinç
Akışı Tekniği.........................................)
Prag der demez içim cız etti.
Deminden beri aklıma getirmek istemediğim her şeyi bu sefer zapt etmeme imkân
kalmamıştı. Fakat ne diye soracaktım? Benim Maria ile olan münasebetimden onun
haberi yoktu, sualime ne mana verecekti? Nereden tanıdığımı sormayacak mıydı?
Sonra söyleyeceği şeyler... Bunları öğrenmemek daha iyi olmaz mıydı? Aradan bu
kadar sene -tam on sene, hatta biraz daha fazla- geçtikten sonra öğrenmenin ne
faydası vardı?
(..................İÇ
MONOLOG.....................................)
Oturdular. Neriman’ın buraya üçüncü
gelişiydi. Her seferinde burasını biraz daha seviyor ve beğeniyordu. Her şey
temiz, her şey güzel. Zevkli bir kadın eliyle döşenmiş küçük bir ev odası gibi.
Ve baş başa konuşmaya müsait! Pastacı, muhallebici gibi yerleri daima dükkân
fikriyle beraber düşünmeye alışmış Neriman için, bu mahrem küçük salon yepyeni
bir şeydi. Fahriye’nin de hayranlığını yüzünden görmek istiyordu. Fakat utanç,
Fahriye’nin yüzünde, bütün hisleri kırmızıya boyamış ve örtmüştü, sıkıldığı
belliydi.’’
(...................İç ÇÖZÜMLEME...........)
37. Türk Edebiyatı’nda modern anlamda
tiyatro, 1914 yılında açılan ..................................... ile çağ
atlar. Bu kurumun başına getirilen................................., yerli ve yabancı oyunları burada sergiler. Hüseyin
Suat’ın Çürük Temel adlı oyununda sahneye çıkan ........................’den
sonra bu dönemde sahneye kadın oyuncumuz .................................’in
çıkması da tiyatromuzun ne kadar geliştiğini gösterir. Bu dönemde yazılmış
önemli tiyatrolarımız arasında Musahipzade Celal’in ......................................,
İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci’nin ........................... , Turan
Oflazoğlu’nun ..............................., Orhan Asena’nın
.............................., Turgut Özakman’ın ............................
, Refik
Erduran’ın................................................. adlı eserleri örnek
olarak verilebilir.
Yukarıdaki paragrafı uygun ifadelerle
doldurunuz.
c. 1 .Darulbedayi 2. Muhsin Ertugrul 3. Afife Jale 4. Bedia Muvahhit 5. İstanbul Efendisi 6. Hisse-i Şayia 7. Kösem Sultan 8.Atçalı Kel
Mehmet 9. Güneşte On Kişi 10. Cengizhanın
Bisikleti
38.
Absürd tiyatro ve Epik tiyatro
kavramlarını açıklayınız. Bu türdeki tiyatrolara dünya edebiyatından ve Türk edebiyatından
örnek veriniz.
C.
Absürt tiyatro uyumsuz tiyatrodur. Bu tiyatroda :
*Belli
bir kişiyi değil, kitlelerin hayatını, iç âlemini anlatır.
*Oyunda
giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden biri ya da ikisi bulunmayabilir.
*Nedenselliğin
yerini rastlantı ve düş alır.
*Aristo
mantığı kökten reddedilir.
*Değişmez
kural yoktur. Kuralcılığa şiddetle karşı çıkılır.
*Mantığın
göreceli olduğuna inanılır.
*Oyunu
ve kişileri absürd-saçma yönlendirir. Uyum reddedilir. Latin-Yunan ikilisinden
kalma estetik ve uyum reddedilir ya da tersine döner.
*Oyunun
sonunda bilinmezlik ve belirsizlik kalır ya da kalabilir.
*Güldürü
ağlatı, ağlatı güldürünün yerini alabilir ya da birbirinden ayrılabilir.
*Çıkarılacak
ders ya da mesaj eğer varsa htirilir.
*Kişiler,
mantık ve gerçeğe uygunluk çerçevesi içerisinde gelişim göstermezler. Kişiler
nasılsa öyle kalır.
*Kişilerin
iletişimi sorgulanır.
*Olay
örgüsü mantıksal değil, çelişkili olabilir.
Samuel
Beckett’in Godot’u Beklerken adlı oyunu ve edebiyatımızda Güngör Dilmen’in Canlı
Maymun Lokantası adlı eseri örnektir.
1.Epik
Tiyatro ise sosyal sorunları ele alan tiyatrodur.
Epik tiyatroda
sanatsal değil toplumsal amaç güdülür. Toplumda kötü giden, aksayan, yanlış
yönler eleştirilir. Seyircinin olay ve durumlara eleştirel bakması hedeflenir.
2- Oyunda
epizotlar (Bölümler) arasındaki bağ çok zayıftır. Olaylar arasında neden –
sonuç ilişkisi aranmaz. Sık sık oyunun kurmaca olduğu vurgulanır. Bunun için
müzikten, tarihselleştirmeden yararlanılır.
3- Kahramanlar
her kesimden insanlardır. Esas kahramanlar işçi sınıfını temsil eder. Oyunda
her kahraman ait olduğu sınıfı temsil eden davranış ve hareketlerde bulunur.
Örneğin bir fabrikatörün yemek yemesi, masaya oturuşu ile işçinin aynı
olaylarda davranış ve hareketleri aynı olamaz.
4- Epik tiyatroda
kurmaca yapıyı vurgulamak için mizahtan ve mübalağadan yararlanılır.
Kahramanlar çok büyük işler başarır.
5- Oyunlar gerçek
hayattan alınsa da izleyicinin kendi hayatı ile oyun arasında birebir
özleştirme yapması istenmez. Zira oyunda kendi hayatının yansıtıldığını düşünen
bir izleyicinin özgün bir bakış açısı ile eleştiri yapamayacağı savunulur.
Bunun için oyunlar farklı tarihlerde başka insanların başından geçiyormuş gibi
anlatılır.
6- Bunlar dışında
epik tiyatro ile çağdaş tiyatro benzer özellikler gösterir.
Bertold
Bercht oyunları ve edebiyatımızda Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı bu
kapsamda değerlendirilebilir.
39.
Karacaoğlan’ı
ben de severim, Pir Sultan Abdal’ı ben de severim ama onları yükseltmek için
Fuzuli’nin, Baki’nin Nedim’in, Şeyh Galip’in hatta Enderunlu Vâsıf’ın
alçaltılmasına, kötülenmesine dayanamam. Karacaoğlan da büyük şairdir, Fuzuli
de büyük şairdir. Bak ne diyorsun: “Halk edebiyatının ruhu samimiliktir.”
Yukarıdaki metni esas alarak aşağıdaki
soruları cevaplayınz.
a)Yukarıdaki pasaj hangi tür metinden alınmış olabilir?
Eleştiri
türündeki bir metinden alınmış olabilir.
b)Hangi anlatım biçimi ve düşünceyi geliştirme yollarından hangisi
tercih edilmiştir?
Tartışmacı
anlatım ve örnekleme kullanılmıştır.
c) Metnin yazarı hangi düşünceye karşı
çıkmıştır?
YORUM
40.
Fazıl Hüsnü
Dağlarca’nın son eseri “Üç Şehitler Destanı” 1949 yılında İstanbul’da basılmış.
Yüz kuruşa satılan altmış iki sayfalık bir kitap bu. İkinci İnönü Savaşı
sırasında Üç Şehitler Tepesi’nin nasıl altı kere kazanılıp kaybedildiğini
anlatıyor. Çoğu, üç kıtayla altı dörtlük arasında değişen kırk dokuz parçadan
meydana gelmiş. Bir iki istisna bir yana, bütün kıtalar dörder dizelik. Bu
dizelerin birinciyle üçüncüleri ara sıra ama ikincileriyle dördüncüleri her
zaman uyaklı.
Yukarıdaki
pasaj hangi tür bir metinden alınmış olabilir? Bu türün özelliklerinden dördünü
belirtiniz.
Eleştiri
türündeki bir metinden alınmıştır. Bu tür metinlerde:
- Düşünsel plânla yazılır.
- Konu, yazının sonuna dek değerlendirilmesi yapılan esere bağlı kalmalıdır. Eser ile ilgili, değerli ve değersiz diye gösterilen yargılar, eserden alınacak örneklere dayandırılmalıdır.
- Yazar, yargılarında belirli ölçülere bağlı kalmalı, eleştirileri nesnel olmalı, "beğendim, hoşuma gitti". gibi öznel değerlendirmelerden kaçınmalıdır. Bunun yanında eleştiri yazısını okutacak olan elbette eleştiri yazarının kendine özgü konuyu ele alış biçimi, kendine özgü yorumlayışı ve anlatımındaki üslûbudur.
- Eleştirisi yapılan çalışma, bütün boyutlarıyla ele alınmalı, kendi türü içindeki bilimsel, sanatsal, toplumsal yere oturtulmalıdır. Alanındaki diğer çalışmalarla karşılaştırılarak bu türe kattıklarıyla, kendisinden beklendiği halde katamadıklarıyla ele alınmalıdır.
41.
─ Birkaç kez size şiir üstüne
sorular sormaya çalıştım. Yalnızca alıştırmalarından söz ettiniz bana. İlk
yazarlık yıllarınızda ne durumdaydı bunlar, şimdi ne durumda?
─ İlk şiirim kötü bir şiirdi. Adana’da çıkan bir dergide yayımladım, on
altı yaşındaydım. Sonra şiirlerimi Türkiye’deki birçok dergide yayımladım.
Biraz tanınan bir şairdim. 1963’e kadar şiir yazmayı sürdürdüm. Belki bir gün
şiirlerimi, yenilerini de katarak kitap hâlinde çıkarabilirim. Şiir anlayışım
da hikâyeye başladığım günlerdeki gibi oluştu, yeni bir anlayışa geldi.
Bugünlerde şiirle çok doluyum.
Yukarıdaki metin hangi tür metinlere örnek olabilir. Bu tür metinlerin
yazarlarının dikkat etmesi gereken hususlardan dördünü belirtiniz.
Mülakat örneğidir. Bu tür metin yazacak yazarların şunlara dikkat
etmesi gerekir:
- İlk önce konuyu ve görüşülecek kişiyi belirlemek gerekir.
- Mülakat yapılacak kişiyle görüşmek ve ondan randevu talep etmek gerekir.
- Görüşülecek kişi ve konu hakkında iyi bir araştırma ve hazırlık yapmalıdır.
- Randevu saatine mutlaka uymalıdır.
- Görüştüğü kişinin ilgisini ve dikkatini çekmelidir.
- Bilgi, birikim ve kültürüyle muhatabını konuşmaya ikna edebilecek yeteneğe sahip olmalıdır.
- Görüşme sırasında konuşmasına dikkat etmeli; ölçülü, nazik ve saygılı bir üslup kullanmalıdır.
- Görüşme esnasında konuşmacının sözünü gereksiz yere kesmemelidir.
- Soruları önceden yansız bir tutumla hazırlamalıdır.
- Mülakat yaptığı kişinin görüşlerini hiçbir değişiklik yapmadan, olduğu gibi yazıya aktarmalıdır.
42
.Aşağıdaki cümlelerde yer alan anlatım bozukluklarının sebeplerini saptayıp
doğru şekillerini yazınız.
Gençlik televizyonu çok( );radyoyu ise az dinliyor
Yüklem
eksikliği Gençlik televizyonu çok (izliyor );radyoyu
ise az dinliyor
Resimleri akılcı( ); ama akademik değil.
Ek eylem eksikliği Resimleri akılcı( ydı ); ama akademik değil.
Kaza yapmış araçlar boyayarak satıldı.
Çatı uyumsuzluğu Kaza yapmış araçlar boyanarak satıldı.
Menekşeler,fazla su verildiği için kurumuşlardı
Özne- Yüklem Uyumsuzluğu Menekşeler,fazla su verildiği için kurumuştu
Yunus Emre’nin şiirlerini tekrar tekrar okur,her defasında ( )farklı gerçekler yakalarız.
Dolaylı Tümleç Eksikliği Yunus Emre’nin şiirlerini tekrar tekrar okur,her defasında (onlarda )farklı gerçekler yakalarız.
Hiçbir zaman kimsenin fikrini sormaz, ( )kendi bildiğini okurdu.
Zarf Tümleci Eksikliği Hiçbir zaman kimsenin fikrini sormaz, ( hep )kendi bildiğini okurdu.
Çoğu fabrika doğaya zarar veriyor ve ( ) kirletiyor.
Nesne Eksikliği Çoğu fabrika doğaya zarar veriyor ve ( doğayı ) kirletiyor.
İnsan hayatı ( ), her safhası ile önemsenmesi gerektiğini düşünen bir doktordu.
Tamlayan Eki Eksikliği İnsan hayatı (nın ), her safhası ile önemsenmesi gerektiğini düşünen bir doktordu.
Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.
Tamlama Yanlışlığı Bu önlemler ekonomik açıdan ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.
Seksen bin civarında göz taramasından geçirilmiş hastamız var
Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanımı göz taramasından geçirilmiş seksen bin civarında hastamız var
Arpa ve buğday tohumlarının en geç ekim
ayında dikilmesi gerekiyor
Yanlış
Sözcük Tercihi Arpa ve buğday tohumlarının en geç ekim ayında ekilmesi gerekiyor
Kulağına alcak sesle bir şeyler
fısıldadı.
Gereksiz Sözcük Kullanımı Kulağına bir şeyler fısıldadı.
43.
Aşağıdaki cümleleri öğelerine ayırınız.
Her sabah, pastaneden simit alır,
martılara atardı.
(Z.t, d.t, nesne, yüklem, d.t,
yüklem)
En iğrenç yalan, gözyaşı şekline girendir.
(Özne-Yüklem)
Yalanı söküp atmadan hakikati dikmeye kalkma.
(Z.T, D.T., Y)
Sağanak altında hüzünlü ve mutlu insan pek fark edilmez
(D.T, Ö. Z.T . Y)
İnsanın cahil olduğunu bilmesi, bilgiye atılan ilk adımdır.
(Özne, Yüklem)
Sevinçlerin, acıların, umutların paylaşılması için dile ihtiyaç vardı
(Z.T, D.T,Ö, Y)
Kız Kulesi, boğazın girişindeki kayalıklar üzerinde yer alıyor.
(Özne, D.T, Yüklem)
Günümüzde tüm zarafetiyle denizin ortasından hâlâ göz kırpıyor.
(Z.T, Edat.T, Dolaylı T. ,Zarf T.,Yüklem)
Biz dünyadan ayrılalı dünya epey değişmiş.
( Z.T , Özne, Z.T , Yüklem)
Otizm / duygusal okuryazarlığın
gelişmemesinden kaynaklanır
(Özne, D.T, Yüklem)
Hatırladığımız sürece hiç kimse bu dünyadan asla gitmiş sayılmaz.
(Z.T, Özne, D.T, Z.T., Yüklem)
Dünyaca ünlü yaylalarıyla tanınan Rize’de Ayder Yaylası’nın ahşap
evleri konuklarını bekliyor.
(D.T, Özne, Nesne, Yüklem)
11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları |
Yorum Gönder