ads

11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları





11.SINIF EDEBİYAT SORUMLULUK SINAVI ÇALIŞMA KAĞIDI,11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları,ÇALIŞMA KAĞITLARI,SORUMLULUK SINAVLARI,


onedebiyat.net'in  değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.


derskonum.com ailesi olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..


Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları  üzerine bir paylaşım yazacağız. 


Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar..


destek olmak için lütfen paylaşınız





KONU TEKRARI ÇALIŞMASI

1. “Edebiyat dünyaya tutulmuş bir aynadır.” sözünden ne anlıyorsunuz? Bu bağlamdan yola çıkarak edebiyat ile toplum arasındaki münasebeti yorumlayınız.

                   YORUM

2. Sizce bir edebi eserin temel amacı toplumsal sorunları irdelemek midir? Bu konu hakkında fikirlerinizi beyan ediniz.

              YORUM



 3.         HAKİM BEĞ

Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.


Kırk yıl önce; yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim beğ.


Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git
Bini buldu burda yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen: bana ne, öl git!
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.


                                           Abdurrahim KARAKOÇ

Yukarıdaki şiirde hangi toplumsal sorun işlenmiştir? Bu şiirden yola çıkarak edebiyat ve toplum arasındaki bağlantıyı irdeleyiniz.

                             YORUM

4. Bir edebi eser toplumsal sorunları ele aldıkça estetik değerini yitirir mi? Bu konu hakkında düşüncelerinizi belirtiniz.

                      YORUM





5. Edebiyat ve toplum arasında ne tür bir bağlantı vardır? Okuduğunuz bir roman veya şiir üzerinden örnek vererek konu hakkında yorumlarınızı yazınız.

                                        YORUM





6. TÜRKİYE

(...)

Sen Türkiye’sin evim barkım köyüm obam

Türkiye O senin çift çarşılı harp görmüş şehirlerin

Sahilde Mersin, yayla türküsü Konya

Adana’nın yolları taştan, yola çıkıp Maraş’tan

Ezanla birlikte vardık bir akşam Urfa’ya

Bursa’nın, ya Bursa’nın ufak tefek taşları

Uçan yıldızı dondurur Ardahan’ın kışları

Erzincan’da bir kuş var kanadı gümüş pul pul

 Ve göğe kılıç gibi çekilmiş minarelerini

Şehirler padişahı canım İstanbul

                                                   (...)

                                             ATTİLA İLHAN

Yukarıdaki şiir ile sosyoloji bilimi arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Açıklayınız.

                               YORUM



7.Bazen düşünüyorum da eğer benim yazdıklarım hayatla ilgili değilse insanların yaşadığı nasıl bir dünya? Bana göre, tüm kitaplarım gerçeği yansıtıyor. Ama hangi gerçeği? Benim gördüğüm gerçeği.” Diyen bir yazarın eserlerinde hangi edebi akıma bağlı kaldığı söylenebilir? Bu akımın başlıca özelliklerinden dördünü belirtiniz.

C.  Empresyonizm akımından etkilenmiştir. Bu akım

19. yy.da ortaya çıkmıştır.

. Edebiyatta ve resimde gelişerek bütün güzel sanatları etkilemiştir.

. Dış dünyada görülen varlığın gerçek yönü değil, kişide bıraktığı izlenimler önemlidir; bu nedenle anlatılan dış dünya değil, dış dünyadaki varlıkların hayale bürünmüş izlenimleridir. Aslında dış âleme, oradaki varlıklara ve nesnelere karşı ilgisizdirler.

. Varlığın sanatçıda içinde bulunulan bağlamda uyandırdığı izlenimler, sanatın öğesi olarak kabul edilmiştir.

. Anlam belirginliğinden çok kapalılık yeğlenmiştir, anlamın yoruma uygun olması beklenmiştir.

. Sanatın amacı birtakım gerçekleri yansıtmak değildir.

. "Sanat için sanat" ilkesi benimsenmiştir.

. Gerçekler kişilere göre değişir ve kişisel değer kazanır.

. Işık ve renk kaynaklı görsel izlenimler, şiirde önemli bir yer tutar









8. Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma.
Kıvrak olur, erir havada sanki,
Ağır aksak söyleyişe yanaşma. 



Güzel gözler tül ardında görünsün,
Gün ışığı titremeli şiirde.
Ak yıldızlar maviliğe bürünsün
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde.


Yukarıdaki şiir hangi edebi akımın ilkelerine göre yazılmış olabilir? Şiirden yola çıkarak bu edebi akımın ilkelerinden üçünü belirterek Türk Edb. bu akımın temsilcilerine iki örnek veriniz.

C. Sembolizm, şiire duygu ve hayali getirmesi yönüyle romantizmle benzerlik taşır. Diğer benzer yan her iki akımın da öznel oluşudur. Bu benzerliklere karşın sembolistler, kendilerinden önceki tüm şiir anlayışlarına karşı çıkmışlardır.

*. Sembolistler, dış dünyanın görüntülerini somut nesnel gerçeklikleriyle değil de; bu görüntülerin sezgilerinden, izlenimlerinden yansıyan niteliklerini şiire aktardılar. Duyguların, dış dünyayı ancak olduğu gibi değil, onu değiştirerek ulaştırabileceğini düşündüler.

*. Sembolist ozanların doğa görüntülerini yarı aydınlık ortamlar oluşturur: sararmış yapraklar, akşamın alacakaranlığı, durgun göller, kızıl gün batımı, ayışıklı geceler.Bu görüntülerde net değil, neredeyse, tül bir perdenin ardından yansıyan biçimiyledir.

*. Sembolistler, sembol ve mecazlarla dolu kapalı bir anlatımı seçtiler. Herkesçe farklı algılanabilecek yorumlanabilecek şiiri hedeflediler.

*. Sembolizmin şiir anlayışı: Şiiri sözcüklerle yapılmış bir beste olarak gördüklerinden, şiirde müzikselliğe önem verdiler. Ölçü, uyak biçimsel özellikleri ikinci planda düşündüler. Şiirdeki müziği özle biçim arasında bir uyum öğesi olarak gördüler.

*. Sembolistler "sanat için sanat" görüşüne bağlı kalarak toplumsal, siyasal sorunlara uzak durdular.

*Türk Edb. Cenap Şahabettin ve Ahmet Haşim bu akıma uygun eserler vermişlerdir.



9. Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim
İnan ki ne demiş isem görüp de söylemişim
Şudur benim cihânda en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek

Bu dizelerde dile getirilen düşünce, hangi edebi akıma ait olabilir? Bu akımın önemli özelliklerinden dördünü belirtiniz.

C. Realizm edebi akımına ait olabilir. Bu akıma göre:

Gerçekler ön plandadır. Realist sanatçılar, eserlerinde yaşamın gerçeklerini dile getirir.

Yalnızca yaşananın anlatılmasına yönelen gerçekçiler, olaylar ve kişiler karşısında tarafsız davranırlar. Eserlerine kendi duygu, düşünce ve yorumlarını katmazlar. Çünkü realizmde doğayı olduğu gibi kopya etmek esastır.

Gerçekler anlatılırken kişilerin psikolojileri, onların kişiliklerini etkileyen çevrelerinin tanıtımı, içinde bulundukları ortam ayrıntılarıyla verilir. Onun için de betimleme, realist yazarlarda en önemli anlatım biçimi olarak dikkat çeker.

Realizmde, gerçek hayatın anlatılması esas olduğu için realistlerin eserlerinde toplumun sıradan kişilerine rastlanır. Eserlerinde daha çok yaşamın olağan olaylarına yönelen gerçekçiler, çok basit bir konuyu bile ele alırlar.

Realist yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur; onlar gözlem, araştırma ve belgelere dayanarak, yaşananı nesnel bir şekilde aktarmayı amaçlarlar.

Realizmde biçim güzelliğine önem verilir, dilde ve anlatımda süsten, özentiden kaçınılır. Çünkü sanatı, klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak amaçlanır.

Realizmde roman ve hikâye ön plana çıkmıştır.



10.Roman yazarı, bilimsel metotları uygulayan bir deneycidir. O, sadece gözlem yapılarak öğrenilebilecek şartları kaydetmez, bireyin çevre şartlarıyla mücadelesini sebep sonuç ilişkisi içinde vererek başlangıçta oluşturduğu hipotezi ispatlamak zorundadır. Onun için
en önemli şey, insan tabiatını objektif bir biçimde gözlemlemek, belli biyolojik kalıtımla doğan bir kişinin belli sosyoekonomik şartlar içinde kaderinin ne olacağını incelemektir.” fikrini savunan yazar hangi edebi akıma bağlı olabilir? Türk Edebiyatında bu akıma bağlı kalarak eser veren iki sanatçı belirtiniz.



C. Natüralizm edebi akımına bağlıdır bu akıma bağlı kalarak eser veren sanatçılarımız arasında Hüseyin Rahmi Gürpınar, Nabizade Nazım gibi sanatçılar vardır.





















11. Böyle bir yazı tarzında nokta, virgül, noktalı virgül gibi işaretlere lüzum yoktur; bunları kullanmak tehlikelidir bile. Noktalama işaretleri, içimizdeki akışın mutlak devamına şüphesiz engeldir. Canınız istediği kadar devam ediniz. Mırıltının tükenmek bilmeyen karakterine kendinizi veriniz. Eğer akış, yaptığınız dikkatsizlik diyeceğim ufak bir yanılma yüzünden duracak gibi olursa kaldığınız yerde durunuz. Çıkışı sizce şüpheli görülen kelimeden sonra herhangi bir harfi, söz gelimi “i” harfini, daima “i” harfini koyunuz ve böylece bu harfi izleyecek olan kelimelere elverişli anı bekleyiniz. Şiirinizin tamamlanması gecikmeyecektir. 

Bu düşüncelere sahip olan bir sanatçı hangi edebi akıma bağlı olabilir? Bu edebi akımın özelliklerinden dördünü belirtiniz.

C. Sürrealizm akımına bağlıdır.

Bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliği savunulur. Aynca bilinç ile bilinç dışını birleştirme esas alınır.

İçinden geldiği gibi yazmak bu akımın en belirgin özelliğidir.

Akılcılığın karşısında olan sürrealistler, geleneksel ve biçime dayalı inanç ve değerleri düşünceden silmişlerdir.

Sürrealist şairlerin dizelerindeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek yerine bilinçdışı psikolojik süreçlerle bir araya gelir.



12. Hacer toprakla oynayan parmağını eteğine silerek önce bana, sonra ileriye, boşluğa baktı. Ben gözlerimi onun yandan görünen yüzüne dikmiştim. Hâlâ bakışının tesiri altındaydım. İnsan ruhlarının ince ve derin kıvrımlarını bütün karmakarışıklığı ile anlayan ve şaşılacak bir kolaylıkla anlatan bu genç Yörük kızı sanki birdenbire büyüyüvermişti. Gözlerini çevirmiş, aşağıya, yeni yeşeren ağaçları, taze ekinleri, koyu yapraklı zeytinleri, yer yer görünüp tekrar kaybolan dereleri ile pırıl pırıl yanan ovaya bakıyordu.

Yukarıdaki metinde hangi anlatım biçimleri kullanılmıştır? Niçin?

Öyküleyici ve betimleyici anlatım kullanılmıştır zira olayların anlatımında devinim ve hareketliliğin yanı sıra niteleyici öğelere sıkça yer verilmiştir.



13. Kadın yaklaşınca hâlâ şaşkın şaşkın gülümseyen oğlunu bileğinden yakaladı:

– Bu ne hâl? Kimlerle konuşuyorsun? Ve öteki elindeki şemsiyeyi, elini arkadaşının avucunda bırakan küçük satıcının omzuna vurdu. Sonra haykırdı:

– Pis, baksana, senin konuşabileceğin insan mı bu? Çocukların kolları birbirinden ayrılıp aşağı sallanıverdi. Küçük satıcının gözleri kolunun acısından yaşla dolmuştu. Arkadaşının gözündeki yaşları gören çocuk, ruhundan fışkıran bir isyanla:

– Anneciğim, o benim mektep arkadaşım! Kadın, yüzü kıpkırmızı kesilerek oğlunun sözünü kesti:

– Ben yarın mektebinize de telefon edeceğim. Sana kendi seviyende olmayanlarla arkadaşlık etmeyi gösteririm!

Oğlunu kolundan çekti. Geride kalan küçük satıcı ile anasına, yerin dibine geçirmek ister gibi tahkir edici ve ezici bakışlar atarak yürümeye başladı.



Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Hangi tür hikayeye örnek olabilir? Niçin

Olay hikayesidir. Olaylar, psikolojik öğelerin önüne geçmiştir. Devinim vardır.



b) Metindeki çatışmayı saptayınız.

Toplumun alt sınıfı ve üst sınıfı arasında bir çatışma gözler önüne serilmiştir.



c)Hangi tür bakış açısı kullanılmıştır? Niçin?

Gözlemci bakış açısı kullanılmıştır. Olaylar tamamen müşahit bir bakış açısı ile kahramanların psikolojik yapısı bizlere sunulmadan anlatılmıştır.



d) Metindeki kadın karakterin psikolojik özelliklerinden dördünü belirtiniz.

Tehditkar, kıskanç, kendini beğenmiş, öfkeli







































14.(...)

Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. "Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?" Diyorlar. "Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocurlardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanları benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?"

                                                Sabahattin ALİ, Sırça Köşk

Buna göre Sabahattin Ali’nin hikaye çizgisinin hangi tür hikayeciliğe uyduğu söylenebilir? Bu tarz hikayelerin önemli dört özelliğini belirtiniz.

C. Toplumcu gerçekçi hikaye çizgisini takip ettiği söylenebilir. Buna tarz hikayelerin öne çıkan özellikleri sunlardır:

Toplumcu gerçekçiler, toplumdaki düzensizlik ve çatışmalar ile köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşırlar; eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam, halk-yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın-cahil gibi belirgin farklılıklar üzerine kurarlar. 

Toplumcu gerçekçi eserlerde anlatım tekniklerinden daha çok anlatılan şeyler önemli görülmüştür.

Toplumcu gerçekçi yazarlar genellikle kendi ideolojik söylemlerini eserlerine yansıtmışlardır. Bu dönemde yazılan öykü ve romanların birçoğu belirli görüşleri anlatmak, belirli bir siyasi anlayışı savunmak için bir araç olarak kullanılmıştır.

Toplumcu gerçekçi anlayışın ortaya çıkmasında özellikle Köy Enstitüsü’nden mezun olan yazarların büyük etkisi vardır. Köyün içinde yaşayan köy kökenli, enstitü mezunu yazarlar, köy insanını yakından tanıdıkları için eserlerinde onların sorunlarını başarıyla anlatmışlardır.

Toplumcu gerçekçi eserlerde realizm ve natüralizm etkileri vardır.

Toplumcu gerçekçi yazarlar roman ve hikayelerinde sade bir dil kullanmış, halk kültüründen yer alan birçok unsura yer vermişler, kahramanlarını bölgesel ağızlarına göre konuşturmuşlardır.

























15.Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada' nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”

                                                       Sait Faik Abasıyanık





Yukarıdaki metne göre aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Bir hikâyeden alınmış bu pasaj hangi tür hikayeden alınmış olabilir? Niçin?

Durum hikayesinden alınmıştır. Merak unsuru yoktur ve psikolojik tasvirler daha fazla önemsenmiştir.



b) Bu hikayedeki temel çatışmayı bulunuz.

Aklın ve duyguların çatışması vardır.



c)Metindeki bakış açısını belirleyiniz.

Kahraman bakış açısı kullanılmıştır.



d) “Yazı yazmasam deli olacaktım.” İfadesini yorumlayınız. Size göre yazı yazmak bir ihtiyaç mıdır?

                             YORUM



16. Kafile kasabaya varıyor… Cepheden dönenler orada son muamelelerinin yapılmasını bekliyorlar… Son muamele yapılıyor ve askerler kendilerini bekleyenlerin kucağına atılıyorlar… Atılacak kucak bulamayanlar da var…

İhtiyar baba etrafına bakıyor. Kendisininki yok… Şaşırıyor ve bekliyor.” Kafile cepheden arta kalanları almış köye dönüyor ve… Fırtına hiddetleniyor…

İhtiyar baba bakıyor: karşıda, karşılamaya geleni olmayan boynu bükük bir nefer… Bakışıyorlar ve anlaşıyorlar. Dertli gönüller çabuk anlaşır. Baba soruyor:

“Evlât! Benim oğlum acaba neye gelmiyor?” Beriki acı acı gülümsüyor:

“Orda kalmıştır baba!”…

“Orası neresi oğul?”… Asker soluyor ve mırıldanıyor.

"Er meydanı!"

                                                        H.NİHAL ATSIZ

Yukarıdaki hikaye göz önünde bulundurulduğunda bu hikayenin  hangi hikaye çizgisine yakın olduğu söylenebilir? Bu tür hikayelerin özelliklerinden dördünü belirtiniz.



C. Milli-Dini duyarlılıkları savunan hikayeler kapsamında değerlendirilebilir. Bu tarz hikayeler:

  • Milli Edebiyat Akımı'nın devamı gibi algılanabilecek bu eserlerde Anadou, savaş yılları, geleneksel değerler, milli motifler, ahlaki hassasiyetler milli kültür ve tarihi bilinci ön plandadır.
  • Geçmişimizdeki kültürel zenginlikler, kahramanlıklar, dini hassasiyetler, İstanbul'un geleneksel sosyal dokusundan kesitler işlenmiştir.
  • Milli kaynaklardan, Türk mitolojisinden, destanlardan etkilenerek idealize edilmiş karakterlere yer verilmiştir.
  • Maupassant tarzı (olay hikayesi) yazılmıştır, merka unsuru ön plandadır.
  • Olay hikayesinin planına (serim-düğüm-çözüm) uyulmuştur.
  • Eserlerde sade, yalın, sıcak ve şiirsel bir üslup kullanılmıştır.
  • Din duygusunun ön plana çıkarıldığı eserlerde dini yaşama ait unsurlar,  iç huzur, İslamiyet'in birey üzerindeki olumlu etkileri anlatılmıştır.
  •  Hikayelerde gerçekçi betimlemelere yer verilmiştir.

Hikayelerde yazarlar bir ana fikri savnumuş, bu ana fikri kahramanlar üzerinden vermeye çalışmışlardır. 





17)1923-1940 arasında hikaye türünde veren sanatçılar ile ilgili eşleştirmeleri yapınız.10

( b ) Refik Halit Karay   ( a) Halide Edip Adıvar 

 ( c ) Reşat Nuri G.( e )Yakup Kadri K.  (d  ) Sadri Ertem

a) Güçlü kadın tipleri yaratan sanatçı, Türkçülük akımı çerçevesinde yazdığı eserleriyle ön plana çıkmıştır. Dağa Çıkan Kurt adlı eserinde 1.Dünya Savaşı sonrası işgale uğrayan Osmanlı’nın durumunu Türk efsanelerine dayandırarak anlatır

b) Hikayeciliğin sınırlarını Anadolu’ya taşımıştır. Memurları ve Anadolu halkının yer yer olumsuz davranışlarının baskın olduğu Memleket Hikayeleri ve Kurtuluş Savaşı’na  dair olumsuz tutumları gerekçesi ile yüz ellilikler listesine girip yurt dışına sürgün edilmesi nedeniyle sıla özlemini dile getirdiği Gurbet Hikayeleri adlı eseri önem kazanmıştır.

c) Özellikle Müfettişlik görevi  ile Anadolu’yu baştan başa gezdiği için güçlü bir gözlem gücü ve realist tavırla eserlerini vermiştir.Toplumsal meseleler ve dejenerasyon eserlerinin temalarının ortak noktasını oluşturur.Roçild Bey, Tanrı Misafiri gibi hikayeleri bulunmaktadır.

d) Henüz ortada Sosyalist Realizm akımı yokken; cumhuriyet ideolojisinin toplumsal sorunlarla ilgili temel argümanlarına yaslanarak toplumcu çizgide eserler verir. Silindir Şapka Giyen Köylü,Bacayı İndir Bacayı Kaldır gibi eserleri vardır.

e.) Özellikle aydın- halk ikilemine çokça yer vermiştir. Bunun yanı sıra milli mücadeledeki izlenimlerini dile getirmiştir. Milli Savaş Hikayeleri, Bir Serencam,Rahmet gibi hikayeleri vardır.





18) Aşağıda verilen boşlukları uygun hikaye yazarları ile doldurunuz. (10)

*Ahmet Hamdi Tanpınar  * Aziz Nesin   * Sabahattin Ali

* Cevat Şakir Kabaağaçlı   *Yaşar Kemal     



* Sürgüne gönderildiği Bodrum’a temelli yerleşen sanatçı, eserlerinde Anadolu insanının ve özellikle denizden ekmeğini kazanan insanların hikayelerini anlatır.Aganta Burina Burinata romanı ile çokça tanınan yazarın Merhaba Akdeniz adlı hikayesi de deniz üzerinedir. (.............Cevat Şakir................................)

* Şiir,deneme,makale,roman,öykü gibi birçok dalda eser veren ve çok yönlü bir sanatçı olan sanatçı şiirde sustuklarımı roman ve hikayelerimde anlatırım düşüncesi ile hareket etmiş, çoğu eserini sezgiselcilik ve mistisizm temelli oluşturmuştur. Onun hikaye ve romanlarındaki karakterler genellikle dinmez bir iç çatışması halinde verilmiştir. Bu çatışmalarda gerçek ile rüya, bilinç ve bilinçaltı, geçmiş zaman ile şimdi karşı karşıya gelir. Abdullah Efendi’nin Rüyaları adlı hikayesi Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanları gibi meşhurdur. (..........Ahmet Hamdi Tanpınar..........................)

*Anadolu gerçeğine daha önceki yazarlar gibi, bir bürokrat aydın gözüyle bakmamıştır. Edebiyatımızda köye ve köylüye en büyük ilgiyi ilkin o göstermiştir. Ezilen insanların acılarını ve sömürülüşünü işlemiştir. Kuyucaklı Yusuf romanda da olduğu gibi Sırça Köşk adlı hikayesinde de toplumsal tema ön plandadır. (...................S.Ali.....................)

* Roman ve hikayelerinde özellikle Çukurova bölgesini ele alan yazar, sömürü ve ezen-ezilen düzenini, yarattığı yoksul köylüler üzerinde verir. Yoksulluk, boş inançlar, sinekler, toz, ölümüne çalışma, uçsuz bucaksızlık, bitkinlik, yabanlık, yılmazlık, çaresizlikten doğan acıma ve duyarlılık hikayelerinin genel çerçevesini oluşturur.Sarı Sıcak adlı hikayesi hikaye türündeki tek eseridir. (................Y.Kemal...............................)

* Kara Mizahı, eserlerinin temelini oturtan ve bürokrasi, memur, aydın-halk ikilemine sıkça yer vermiştir.Çıkardığı Marko Paşa adlı mizah dergisi ile çok ses getirmiştir. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz eseri gibi eserlerinin genel mahiyetini eleştiri oluşturur. Fil Hamdi, Bir Koltuk Nasıl Devrilir, Memurlar Memurlar gibi hikayeleri önemlidir.(.............Aziz Nesin....................................

19. Tanzimat Edb.şiir özelliklerini dönemsel şekilde karşılaştıran beş madde yazınız.



C. 1.nesil sanatçıları toplumsal konuları şiirlerinde işlerken 2.nesil sanatçıları bireysel konuları işlediler.



 1.nesil sanatçıları şiiri biçimsel olarak değiştiremediler,divan şiiri nazım biçimlerine bağlı kaldılar. 2. Nesil ise Abdülhak Hamit ile birlikte yeni türler denemeye başladı.



1.nesil sanatçıları göz için kafiye anlayışına bağlı kalırlarken 2.nesil sanatçıları kulak için kafiye anlayışını benimsediler.



1.nesil sanatçıları dili sadeleştirmeye çalıştılar lakın başaramadılar. 2.nesil sanatçıları ise dili sadeleştirme çabasına girmedi.



Her iki dönemde de parça güzelliği yerine bütün güzelliği benimsenmiştir.





20
İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı,

Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı.



Yükselmek, iyi bir makama gelmek için dostlarını çekiştirmek yeni çıktı,

Önceleri bilmezdik, bu beceri yeni çıktı.



Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı,

Nâmus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı.



Hırsızlık çoğalıp sadakat sözü moda haline geldi,

Namusu bitirdik, hamiyet yeni çıktı.



Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zerafet,

Dildardan ağyâra şikâyet yeni çıktı.



Düşmanlara dostları yermek bir incelik oldu,

Gönül dostlarından yabancılara şikayet yeni çıktı.



Sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu,

Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı



Sâdık olanları aşağılama ve  reddetme kural haline geldi,

Hırsızlara ikram ve yardım etmek yeni çıktı.

                                                                          Ziya Paşa

Yukarıdaki şiirle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Şiirin teması nedir?

Toplumsal değişim



b) Konusu göz önüne alındığında Tanzimat’ın hangi dönemine ait olabilir? Niçin?

Tanzimat Edb.ilk dönemine aittir zira toplumsal bir mesele işlenmiştir.



c) Şiirin ilk beyitindeki ahenk unsurunu belirleyiniz.



İlk dizede âyet, zengin kafiyedir. Yeni çıktı ise rediftir.





21.  Tanzimat nesli şiir anlayışını iki grup altında inceleyebiliriz. Bu gruplar, birbirlerinden işledikleri ...............  ve ..................... bakımından temelde

ayrılırlar. Örneğin, Namık Kemal ............................ adlı eserinde Hürriyet’in öneminden bahsederken ...........................   ............................... adlı eserinde Lübnan’a giderken kaybettiği eşi için hüznünü ifade eder. Hemen her sözü bir özdeyiş gibi kullanılabilen .......................  Terkib-i Bent  adlı eserinde sosyal değişimlerden, ......................... adlı manzum eleştirisindeyse Giritli Ali Paşa’nın başarısızlıklarından  dem vurur. Yerdeki zerreden gökteki Güneş’e kadar her şey şiirin konusu olabilir diyen Recaizade Mahmut Ekrem’in  .......................... adlı şiir eserinde takındığı tavrı  Demdeme adlı eserinde eleştiren ................................ ise ...................adlı eserinde tam bir gelenekçi çizgide ilerleyen şair izlenimi verir.



Yukarıdaki paragrafı uygun ifadelerle doldurunuz.



C. Konu –sanat anlayışı- Hürriyet Kasidesi –Abdülhak Hamit Tarhan- Makber-Ziya Paşa- Zafername- Zemzeme-Muallim Naci- Ateşpare



22. Servet-i Fünun şiiri ile Tanzimat Edb. şiir anlayışını karşılaştırarak beş önemli farkını yazınız.

       

Tanzimat Edb.
Servet-i Fünun Edb.
Nazım biçimi genel olarak Divan Edb. etkisindedir.
Sone, Terzarima, Balat gibi yeni türler denemişlerdir.
Aruz ölçüsünün tek kalıbını şiire hakim kılmıştır.
 Aynı şiirde farklı aruz kalıpları kullanmışlardır.
Müzikalite pek önemsenmemiştir.
Müzikalite ve kelimelerin ahengine önem vermişlerdir.
1.nesil toplumsal meseleleri ele alırken 2.nesil bireysel konular işlemiştir.
Her zaman bireysel konular işlemişlerdir.
Romantizmin etkisi şiirlere de yansımıştır
Sembolizm etkisindedirler.
Dize bütünlüğü korunmuştur.
Anjambmanlar ile dizeler uzatılmıştır.





23. ELHAN-I ŞİTA

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş

Eşini gâib eyleyen bir kuş

Gibi kar

Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar...

Ey kulûbün sürûd-i şeydası

Ey kebûterlerin neşîdeleri

 O bahârın bu işte ferdâsı

Kapladı bir derin sükûta yeri

 Karlar Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar



Ey uçarken düşüp ölen kelebek 

Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek 

gibi kar

Seni solgun hadîkalarda arar. 

Sen açarken çiçekler üstünde 

Ufacık bir çiçekli yelpâze, 

Nâ'şın üstünde şimdi ey mürde 

Başladı parça parça pervâze 

karlar

Ki semâdan düşer düşer ağlar!

                                  (...)

Lerze: titreyiş

Eyyam-ı nevbahar: ilkbahar günleri

kulûbün sürûd-i şeydası : kalplerin çılgın aşk şarkıları

kebuterlerin neşideleri: güvercinlerin şiirleri

ferda: yarın

hamuşane: sessiz

rişe-i cenah-ı melek: melek kanadının saçağı

hadika : bahçe

mürde: ölü

pervaz: uçmak

                                                       Cenap ŞAHABETTİN

Yukarıdaki şiirle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Hangi dönemde kaleme alınmış olabilir? Niçin

Servet-i Fünun döneminde kaleme alınmıştır. Dil ağırdır ve Arapçe-Farsça benzetmelere sıkça yer verilmiştir. Ayrıca anjambmanlarla dizeler uzatılmıştır. Konu da bireyseldir.

b) Şiire hakim olan edebi akım nedir? Bu akımın şiir tesiri nasıl olmuştur?

Sembolizmdir.  Sembolizmin çağrışımsal gücü, benzetmelerde ve imgelerdeki üstünlüğü şiire hakim olmuştur.

c) Şiirde baskın olarak hangi edebi sanatlar görülmektedir?

Kar; kuşa, melek kanadının saçağına  benzetildiği için teşbih vardır.

Ayrıca karların ağlaması ifadesi nedeni ile insanın bir özelliği verilmiş ve karlar insana benzetilmiş. Bu yönüyle kapalı istiare vardır.







24.   Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma yoluna gittiler. Şiirlerini dörtlükler hâlinde yazdılar. Mâni, koşma gibi nazım biçimlerini kullandılar. Hece ölçüsüyle şiirler yazdılar. Konularını halkın yaşamından, ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçtiler. Sade bir dil kullandılar.

“Güzel dil Türkçe bize,

Başka dil gece bize.

 İstanbul konuşması

En saf, en ince bize.” dörtlüğü bu şiir anlayışıyla kaleme alınmıştır.



Yukarıdaki şiir geleneğini belirleyiniz. Bu geleneğe uygun olarak şiir yazan iki önemli şair belirtiniz.



C.Mili Edebiyat geleneğini sürdüren şiirdir. Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp gibi önemli sanatçılar bu tarzda şiirler yazmıştır.





25.  KOCAKARI İLE ÖMER

(...)

Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın.
“Açız! Açız!” diye feryâd eden çocuklarının,
Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini ;
Çıkardı yuttuğu yaşlarla çırpınan sesini:
– Durundu yavrularım, işte şimdicek pişecek...
Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştı nâleleri...
Selâmı verdi Ömer, daldı âkıbet içeri,
Selâmı aldı kadın pek beşûş bir yüzle.
– Bu yavrular niçin, ey teyze ağlıyor, söyle?
– Bugün ikinci gün, aç kaldılar...
        – O halde, neden
Biraz yemek komuyorsun?
        – Yemek mi? Çömleği sen,
Tirid mi zannediyorsun? İçinde sâde su var;
Çakıl taşıyla berâber bütün zaman kaynar!
Ne çâre! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
– Peki! Senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...
Tek erkeğin de mi yok?
– Hepsi öldü... Kimsem yok.
– Senin midir bu küçükler?
        – Torunlarım.
                – Ne de çok!



Yukarıdaki şiirde olduğu gibi içerisinde olay örgüsü taşıyan şiirlere ne ad verilir? Bu tarz şiirlerin klasik şiirden farkı nedir?



Manzum hikaye adı verilir. Bu tarz şiirlerde edebi kaygı geri plandadır. Ahenk öğeleri, edebi sanatlar önemsenmez. İmge önemsenmez. Yalın bir dille yazılır. Toplumsal sorunlar ön plana çıkarılır.  Genellikle öğüt verilir.









26.  BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında

Güller gibi fecr oldu nümâyân,

Güller gibi... sonsuz, iri güller

Güller ki kamıştan daha nâlân;

Gün doğdu yazık arkalarında!



Altın kulelerden yine kuşlar

Tekrârını ömrün eder i'lân.

Kuşlar mıdır onlar ki her akşam

Âlemlerimizden sefer eyler?



Akşam, yine akşam, yine akşam

Bir sırma kemerdir suya baksam;

Üstümde semâ kavs-i mutalsam!



Akşam, yine akşam, yine akşam

Göllerde bu dem bir kamış olsam!

                                        A.HAŞİM



Yukarıdaki şiirden yola çıkarak Saf Şiir anlayışını açıklayınız.



c.Saf şiirde anlamsal kapalılık önemsenir. Bu şiirde de anlamsal kapalılık söz konusudur.

Saf şiirde müzikalite ve ahenk önemsenir. Bu şiirde de

Hem kafiyelerle hem de “akşam” kelimesinin tekrarı ile ahenk sağlanmıştır.

Saf şiirde sanat sanat içindir anlayışı vardır. Toplumsal konulara yer verilmez. Bu şiirde de bireysel bir duyuş hakimdir.

Saf şiir sembolizm etkisindedir. Bu sayede imgeler ön plana çıkar. Bu şiirde de güllerin inleyişi, altın kulelerden ömrün tekrarını ilan etmesi, suyun sırma kemere benzetilmesi birer imgedir.

Saf şiirde anlaşılmak değil hissedilmek önemsenir. Bu şiirde de içerik olarak anlamdan ziyade biçimsel hissedilme ön plana çıkmıştır.



27.

(...)

Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken,

Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu’muz.

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken,

Sana uğurlar olsun.. Ayrılıyor yolumuz!

                                                        Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Yukarıdaki şiiri esas alarak aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Şiirin nazım birimi, kullanılan ölçü,durak ve ahenk öğelerini yazınız.



Nazım birimi: Dörtlüktür

Ölçü: 14’lü hece ölçüsü

Durak: 7+7

Ahenk Öğeleri: dur+ur+ken, tut+tur+ur+ken

                           -Ur: Tam Kafiye  urken: redif

                          

                          Yol+umuz, Anadolu+muz

                           Muz :Zengin Kafiye

                           U: Yarım Kafiye

b) Hangi edebi topluluğa ait olabilir? Bu edebi topluluğun şiir anlayışı hakkında bilgi veriniz.



C. Beş Heceiler’e ait bir şiirdir.

  • Hecenin beş şairi adıyla da anılan bu sanatçılar milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.
  • Şiirde sade ve özentisiz olmayı ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
  • Beş hececiler şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele döneminde başlamışlardır.
  • Beş hececiler ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.
  • Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.



c) Şair “siz” derken hangi dönemi veya şiir anlayışını kastetmektedir? Niçin?



Saf Şiir anlayışını kastetmektedir. Zira onların biçime dayalı, anlaşılmaktan uzak, kapalı diline ve aruz ölçüsüne dayalı şiirine karşılık Anadolu’yu şiirlerinde ele alan sanatçılar anlaşılır, açık bir dille, hece ölçüsü ile şiirler yazmış ve Anadolu halkının dertlerini ve beğenilerini şiire yansıtmışlardır.



28. Pitoresk sözcüğü etimolojik olarak “resim gibi, resimsi” anlamına gelmektedir. Bu sözcüğün sözlük anlamı, “durumu ve görünüşü resim konusu olmaya değer (görünüş)” açıklaması yer almaktadır. Şiir sanatındaki kullanımıyla pitoresk, şiiri duygu ve düşüncenin soyut ifadesinden kurtararak ona gözle görülür bir şekil vermektir.

Yukarıdaki parça hangi tür bir metinden alınmış olabilir? Bu metinlerin önemli özelliklerini dört madde halınde belirtiniz.



C. Makale türünden alınmış olabilir. Bu tür metinlerde :

1.        Nesnel verilerin kullanıldığı bir türdür.

2.        Ele alınan konu bilimsel bir yöntemle incelenir.

3.        Makalenin yazılış amacı bilgi vermektir. Ancak makalede sadece bilgi verilmez, aynı zamanda verilen bilgi kanıtlanmaya çalışılır.

4.        Yazar ele aldığı konuyu kanıtlamaya çalışır.

5.        Ciddi ve anlaşılır bir dil kullanılır.

6.        Tanık gösterme, örnekleme, karşılaştırma gibi çeşitli düşünceyi geliştirme yöntemi kullanılır.































29. Güneş, klorlu ve tuzlu su, saçın protein yapısında bozulmalara neden oluyor. Bozulan protein yapısıyla birlikte saçlarda incelme, kopma ve kırılmaların yanı sıra saç renginde solma izleniyor. Saçımızın yılda 10 santim uzadığı düşünülürse 30 santimlik bir saç teli yaklaşık 3 yıldır bizimle ve birçok dış etkene maruz kalıyor. Güneş, deniz ve havuzun yanı sıra saç boyaları, sık fön çektirmek, çok gergin yapılan atkuyruğu ya da örgüler ve saç şekillendiricilerinin kullanılması da saçın yapısını bozuyor. Tüm bu etkenler bir arada düşünüldüğünde yaz aylarında saçların yaşlanmaması için ekstra özen göstermek gerekiyor.



Yukarıdaki metni dikkate alarak aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Hangi tür metinden alınmış olabilir? Niçin?

Makaleden alınmış olabilir çünkü metinde göndergesel işlev hakimdir,nesneldir, edebi kaygıdan çok öğreticilik önemsenmiştir.



b) Metinde hangi tür anlatım yöntemi ve düşünceyi geliştirme yollarından hangisi kullanılmıştır?

Anlatım biçimlerinden açıklayıcı anlatım, düşünceyi geliştirme yollarından sayısal verilerden faydalanma kullanılmıştır.





30.                              A

İki üç gün evveline kadar güneşimiz vardı. Işığı bir gaz tenekesi parıltısını andıran bir güneş… Gerçi havalarımız pardösüyü bile gülünç gösterecek kadar ılıktı fakat bu ılıklık içinde nezleler, gripler ve bronşitler, maske takmış düşmanlar hâlinde, göze görünmeden, alay alay savunmasız burun deliklerinden aciz ciğerlere rahatça yerleşebiliyordu.

                               B

James Croll, Dünya’nın yörüngesel olarak Güneş’ten uzaklaştığı zamanlarda soğuyacağını söylüyordu. Kendi hesabıyla bu yörüngesel uzaklaşmalar, her yarım küre için yaklaşık 10 bin yılda bir olmak üzere toplamda 22 bin yılda bir gerçekleşmektedir. Croll’un görüşleri ilk başta kabul edilmese de 1920’lerde Milutin Milankovic onun görüşlerini temel alıp geliştirmiştir. Milankovic,”Dış merkezlilik, eksen eğikliği ve Dünya yörüngesinin deviniminin, Dünya’ya ulaşan radyasyondan dolayı döngüsel değişikliğe neden olduğunu ve bu yörünge zorlamasının Dünya üzerindeki iklim modellerini kuvvetle etkiler.” demiştir.



Yukarıdaki parçaları göz önünde bulundurarak aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a) Metinlerin türünü sebepleriyle belirleyiniz.

A metni fıkra örneğidir zira güncel bir konuyu samimi bir üslupla dile getirmiştir. B metni ise makaledir zira nesneldir, açıklayıcı bir anlatımı vardır.











b) Metinlerde kullanılan düşünceyi geliştirme yollarını saptayınız.



A metninde benzetme ve karşılaştırma, B metninde ise sayısal verilerden faydalanma ve tanık göstermeden faydalanılmıştır.



31. Bu türdeki yazıların makale, deneme ve fıkra gibi diğer türlerden ayrılan yönü konunun işlenişinde, anlatımındadır. Bu türdeki bir yazıyı okurken bir anda yazar tarafından kuşatıldığımızı, yazarın çekim gücünün etkisine girdiğimizi hissederiz. Sanki yazar ete kemiğe bürünür, karşımıza geçer, bizimle konuşur, bize sorular sorar. Azıcık dikkatimiz dağılsa ses tonunu yükseltir, kaşlarını çatar, suratını ekşitir. Okuyucunun ağzından sorular sorar, bu soruları yine kendisi cevaplar. Okuyucuya “Sizce de öyle değil mi?”, “Siz de böyle düşünmez misiniz?” gibi sorular sorarak okuyuculardan onay bekler.



Yukarıda tanıtılan edebi tür hangisi olabilir? Bu türe ait edebiyatımızdan iki yazar ve iki örnek eserini belirtiniz.



C.Sohbet türü tanıtılmıştır. Edebiyatımızda Suut Kemal Yetkin’in Edebiyat Söyleşileri, Ahmet Rasim’in Edebiyat Söyleşileri, Şevket Rado Eşref Saati gibi eserler bunlara örnektir.



32.Türk Edebiyatında makale türü ........................ile birlikte gelişmiştir. Şinasi’nin .............................................

İlk örnektir. Namık Kemal’in .............................................

makalesi dilin sadeleşmesini savunan ilk makaledir. Ziya Paşa’nın .................................. adlı makalesinde klasik edebiyat ile geleneksel edebiyat karşılaştırması yapar. Servet- i Fünun döneminde Cenap Şahabettin’in yazdığı ............................, Hüseyin Cahit’in çevirdiği ve derginin kapanmasına neden olduğu ................................., Halit Ziya’nın yazdığı ................................., Fecr-i Ati döneminde Ahmet Haşim’in yazdığı ......................................, Milli Edebiyat döneminde Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler dergisinde yayımladığı ................................, Ali Canip’in ......................................

önemli örneklerdir.



Yukarıdaki boşlukları uygun kelimelerle doldurunuz.



1. Tanzimat Edb.  2. Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi  3.Lisan-i Osmani’nin Edb. Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir 4.Şiir ve İnşa 5. Evrak-ı Eyyam 6. Edebiyat ve Hukuk  7.Sanata Dair 8.Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar

9. Yeni Lisan  10. Milli Edebiyat Meseleleri ve Cenap Beyle Münakaşalarım























33. Aşağıda bahsi geçen roman yazarlarımızı tespit ederek yanlarına kim olduğunu yazınız.

A Geçim derdiyle yazdığım yazılarda Server Bedi takma adını kullandım. Bu adla yazdığım Cingöz Recai serisi meşhurdur. Romanlarımda insan psikolojisini, Doğu-Batı, madde-ruh çatışması, ahlak çöküntüsü gibi çatışmaları ele aldım. Sözde Kızlar, Yalnızız gibi romanlarım vardır: ..........Peyami Safa........................

B Nazım Hikmet’le tanışmam sanat hayatımda bir dönüm noktasıdır. İlk eserlerimde emeği ve ekmeği konu aldım. Bazı eserlerim otobiyografik özellikler taşır. Gurbet Kuşu, Bereketli Topraklar Üzerinde gibi eserlerim vardır:......ORHAN KEMAL...........................

C Memleketim Burdur’da öğretmenlik yaptım. Edebiyata şiirle başlasam da roman ve hikayelerimle tanınırım. Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Kaplumbağalar gibi tanınmış romanlarım vardır:.............FAKİR BAYKURT

D Edebiyatımızda postmodernizmin öncülüğünü yaptım. Topluma yabancılaşan bireylerin yaşamlarını, toplumdan kopuşlarını dile getirirken eleştiri ve mizahtan yararlandım. Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar önemli eserlerim:....................OĞUZ ATAY.......................

E Eserlerimde toplumun çalkantılı dönemlerini ve bu dönemlerin birey üzerindeki etkilerini anlattım. Kadınların Batılılaşmayı ve modernizmi özümseyemeyişlerini, Avrupa’daki gurbetçilerin sorunlarını gerçekçi  ve ironik bir anlatımla anlattım. Fikrimin İnce Gülü, Ölmeye Yatmak tanınmış eserlerimdir:.......ADALET AĞAOĞLU................................

F Sade bir dil kullansam da pürüzlü, düzensiz ve özentisiz bir üslubum vardır. Eserlerimde dil hataları dikkat çeker. Realizmin etkisiyle kuvvetli bir gözlemcilik eserlerimde vardır. Tatarcık,Türk’ün Ateşle İmtihanı,  Kalp Ağrısı, Seviye Talip eserlerimden birkaçıdır:......HALİDE EDİP....

G Öykü ve romanlarımda başta zaman ve rüya olmak üzere psikolojik anlara ve bilinçaltına geniş yer verdim. Romanlarımda medeniyet değişimin Türk toplumunda yarattığı çıkmazları da konu edindim. Huzur, Mahur Beste, Beş Şehir önemli eserlerim:...AHMET H.TANPINAR..

H Eserlerimde Çorum, Çankırı civarlarını konu edindim. Kurtuluş Savaş ve pek çok tarihi olayları konu edinen tarihi romanlarım da meşhurdur. Yorgun Savaşçı, Esir Şehrin İnsanları önemli eserlerim arasındadır:   .KEMAL TAHİR....

I. Boğaziçi ve yalı kültürü denildiğinde akla ben gelirim. Fehim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz en bilindik eserlerimdir.....ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR..........





























.  









34. Yukarıdaki eserlerden hangisi postmodern romana örnektir?Postmodern romanlarla klasik romanların farkları nedir?



Oğuz ATAY’ın Tutunamayanlar adlı eseri postmodern bir romandır. Bu romanlar klasik romanlardan farklı olarak:

Postmodernizm, modernizmin sorgulanmadan, herkes tarafından kabul edilmesi gereken evrensel değerler olduğu görüşünü reddederek ortaya çıkar. Postmodernizmde gerçeklik unsurundan çok kurmaca ön plandadır.

* Yazar, bir topluluk üyesi olmaya karşıdır; kendi bireyselliğini egemen kılmaya yönelir. Bu tür romanda son genellikle belirsizdir. Alışılagelmiş sonlar bulunmaz. (Yeni Hayat, Kar)

* Tek bir konu, tek bir bakış açısından verilmez; çok yönlü, çok kültürlü, değişik bakış açılı romanlar yazılır. (Kar, Benim Adım Kırmızı, Kara Kitap)

* Bütünlük yerine gerek bireyler ve kişilikleri açısından, gerekse olaylar açısından parçalanmışlık öne çıkar. (Benim Adım Kırmızı, Tutunamayanlar)

* Somut gerçeklikle soyut gerçeklik iç içe verilir. (Tutunamayanlar, Kara Kitap)

* Tarihi, edebiyatın malzemesi olarak görüp onu yeniden üretmeye çalışır. (Benim Adım Kırmızı, Kara Kitap)

* Ciddi duruşa karşı alaycı tutumu benimser. Saçma bulunan durumlar alaycı bir üslupla anlatılır.

* Postmodern yazara göre hayat bir oyundur. Yaşamı kurmacaya dönüştüren roman da oyun içinde oyundur.

* Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının kişileri, masal kişileri, çizgi film kahramanları birlikte verilebilir.

* Roman içinde farklı edebi türlerden yararlanılır. (Örneğin Kara Kitapta köşe yazısı (fıkra) biçiminde yazılmış metinler yer alır.)

* Zaman ve mekân geleneksel (klasik) ve modern romandaki kadar belirgin değildir. (Yeni Hayat, Tutunamayanlar)

* Edebiyatın aracı olan dil postmodern romanda amaç haline gelmiştir. Dille oynama, dilin olanaklarını sonuna kadar kullanma, gerek kültür dilinin gerekse sokak dili ve yerel dillerin anlatım olanaklarından yararlanma bu anlayışın en belirgin özelliğidir.



























35. Yeliz’in üç bölümden oluşan bir kitaplığı vardır. Yeliz, bu kitaplığını şu şekilde düzenlemek ister:

Birinci bölümde okuyacağı kitaplarda genellikle yalnızlık, bunalım, iç sıkıntısı olsun ister. Kişinin ruh hali, iç çatışmaları psikolojik betimlemeler aracılığıyla anlatılsın ister. Psikoloji biliminden yararlanılsın.

İkinci bölümde okuyacağı kitaplarda klasik roman kurgusu olmasın ister. Bunun yanında anlatımda çoklu bakış açıları ve çoklu anlatıcı olmalı. Çağrışım gücü yüksek, alegorik bir anlatım olmalı. Yazarlar varoluşçuluktan etkilenmeli.

Üçüncü bölümde okuyacağı kitaplarda toplumsal düzensizlik ve adaletsizlik sorgulanmalı. Yazarlar ideolojilerini eserlere katmalı. Ağa-köylü, güçlü-güçsüz, ezen-ezilen gibi çatışmalar eserlerde yer almalı.

Buna göre aşağıdaki soruları cevaplayınız:

a) Yeliz kitaplığının 1. Basamağına iki  romancı yerleştirecek olsa kimleri yerleştirir? ..........Peyami Safa........................  ............Ahmet Hamdi T.....................

b) Yeliz kitaplığının 2. Basamağına iki  romancı yerleştirecek olsa kimleri yerleştirir? ........Adalet Ağaoğlu..........................  ........................Oğuz ATAY..........

c) Yeliz kitaplığının 3. Basamağına iki  romancı yerleştirecek olsa kimleri yerleştirir? .............Yaşar Kemal.....................  .........Kemal Tahir.........................

d) Yeliz, kitaplığın 1. bölümüne iki eser yerleştirecek olsa hangi eserleri yerleştirebilir? ............Matmazel Noralya’nın Koltuğu............ ..................Saatleri Ayarlama Enstitüsü....................

e) Yeliz, kitaplığın 2. bölümüne iki eser yerleştirecek olsa hangi eserleri yerleştirebilir? .........Bir Düğün Gecesi............... .................Tutunamayanlar.....................

f) Yeliz, kitaplığın 3. bölümüne iki eser yerleştirecek olsa hangi eserleri yerleştirebilir? ....İnce Memed.................... ..............Bozkirdaki Çekirdek........................





























36. Aşağıdaki pasajlarda bulunan roman anlatım tekniklerini belirleyiniz.



*Yastığın lavanta çiçeği kokan tertemiz keten örtüsünün serinliğine yüzünü değdirince hiç olmazsa polisler gelinceye kadar bir iki saatlik bir prens uykusu çekmek ihtiyacıyla gözlerini yumdu. Nilüfer,Selma,Aziz,çıngırak,sarı fenerler,deniz... Bir kere toplanmış adamların Ferit’i uykudan çıkarmaya çalışırken burnu onun burnuna yapışan Zehra’nın gözlerinden gelen sesli cümleler: “Sana mademki bir Çarşamba sabahının mandallarından kopmuş bir yaprak soranlara...” Ve polisler... Ayak sesleri... Hep ayak sesleri şimdi. Ferit gözlerini açtı. Ayak sesleri. Merdivende değil,tavanda.



(...................Bilinç Akışı Tekniği.........................................)



Prag der demez içim cız etti. Deminden beri aklıma getirmek istemediğim her şeyi bu sefer zapt etmeme imkân kalmamıştı. Fakat ne diye soracaktım? Benim Maria ile olan münasebetimden onun haberi yoktu, sualime ne mana verecekti? Nereden tanıdığımı sormayacak mıydı? Sonra söyleyeceği şeyler... Bunları öğrenmemek daha iyi olmaz mıydı? Aradan bu kadar sene -tam on sene, hatta biraz daha fazla- geçtikten sonra öğrenmenin ne faydası vardı?

(..................İÇ MONOLOG.....................................)



Oturdular. Neriman’ın buraya üçüncü gelişiydi. Her seferinde burasını biraz daha seviyor ve beğeniyordu. Her şey temiz, her şey güzel. Zevkli bir kadın eliyle döşenmiş küçük bir ev odası gibi. Ve baş başa konuşmaya müsait! Pastacı, muhallebici gibi yerleri daima dükkân fikriyle beraber düşünmeye alışmış Neriman için, bu mahrem küçük salon yepyeni bir şeydi. Fahriye’nin de hayranlığını yüzünden görmek istiyordu. Fakat utanç, Fahriye’nin yüzünde, bütün hisleri kırmızıya boyamış ve örtmüştü, sıkıldığı belliydi.’’

 (...................İç ÇÖZÜMLEME...........)









































37. Türk Edebiyatı’nda modern anlamda tiyatro, 1914 yılında açılan ..................................... ile çağ atlar. Bu kurumun başına getirilen................................., yerli  ve yabancı oyunları burada sergiler. Hüseyin Suat’ın Çürük Temel adlı oyununda sahneye çıkan ........................’den sonra bu dönemde sahneye kadın oyuncumuz .................................’in çıkması da tiyatromuzun ne kadar geliştiğini gösterir. Bu dönemde yazılmış önemli tiyatrolarımız arasında Musahipzade Celal’in ......................................, İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci’nin ........................... , Turan Oflazoğlu’nun ..............................., Orhan Asena’nın .............................., Turgut Özakman’ın ............................ ,                                  Refik Erduran’ın................................................. adlı eserleri örnek olarak verilebilir.



Yukarıdaki paragrafı uygun ifadelerle doldurunuz.



c.  1 .Darulbedayi  2. Muhsin Ertugrul 3. Afife Jale  4. Bedia Muvahhit 5. İstanbul Efendisi  6. Hisse-i Şayia 7. Kösem Sultan 8.Atçalı Kel Mehmet 9. Güneşte On Kişi           10. Cengizhanın Bisikleti





38. Absürd tiyatro ve Epik tiyatro kavramlarını açıklayınız. Bu türdeki tiyatrolara dünya edebiyatından ve Türk edebiyatından örnek veriniz.



C. Absürt tiyatro uyumsuz tiyatrodur. Bu tiyatroda :

*Belli bir kişiyi değil, kitlelerin hayatını, iç âlemini anlatır.

*Oyunda giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden biri ya da ikisi bulunmayabilir.

*Nedenselliğin yerini rastlantı ve düş alır.

*Aristo mantığı kökten reddedilir.

*Değişmez kural yoktur. Kuralcılığa şiddetle karşı çıkılır.

*Mantığın göreceli olduğuna inanılır.

*Oyunu ve kişileri absürd-saçma yönlendirir. Uyum reddedilir. Latin-Yunan ikilisinden kalma estetik ve uyum reddedilir ya da tersine döner.

*Oyunun sonunda bilinmezlik ve belirsizlik kalır ya da kalabilir.

*Güldürü ağlatı, ağlatı güldürünün yerini alabilir ya da birbirinden ayrılabilir.

*Çıkarılacak ders ya da mesaj eğer varsa htirilir.

*Kişiler, mantık ve gerçeğe uygunluk çerçevesi içerisinde gelişim göstermezler. Kişiler nasılsa öyle kalır.

*Kişilerin iletişimi sorgulanır.

*Olay örgüsü mantıksal değil, çelişkili olabilir.



Samuel Beckett’in Godot’u Beklerken adlı oyunu ve edebiyatımızda Güngör Dilmen’in Canlı Maymun Lokantası adlı eseri örnektir.



1.Epik Tiyatro ise sosyal sorunları ele alan tiyatrodur.

 Epik tiyatroda sanatsal değil toplumsal amaç güdülür. Toplumda kötü giden, aksayan, yanlış yönler eleştirilir. Seyircinin olay ve durumlara eleştirel bakması hedeflenir.

  2-      Oyunda epizotlar (Bölümler) arasındaki bağ çok zayıftır. Olaylar arasında neden – sonuç ilişkisi aranmaz. Sık sık oyunun kurmaca olduğu vurgulanır. Bunun için müzikten, tarihselleştirmeden yararlanılır.

 3-      Kahramanlar her kesimden insanlardır. Esas kahramanlar işçi sınıfını temsil eder. Oyunda her kahraman ait olduğu sınıfı temsil eden davranış ve hareketlerde bulunur. Örneğin bir fabrikatörün yemek yemesi, masaya oturuşu ile işçinin aynı olaylarda davranış ve hareketleri aynı olamaz.

 4-      Epik tiyatroda kurmaca yapıyı vurgulamak için mizahtan ve mübalağadan yararlanılır. Kahramanlar çok büyük işler başarır.

 5-      Oyunlar gerçek hayattan alınsa da izleyicinin kendi hayatı ile oyun arasında birebir özleştirme yapması istenmez. Zira oyunda kendi hayatının yansıtıldığını düşünen bir izleyicinin özgün bir bakış açısı ile eleştiri yapamayacağı savunulur. Bunun için oyunlar farklı tarihlerde başka insanların başından geçiyormuş gibi anlatılır.

6-      Bunlar dışında epik tiyatro ile çağdaş tiyatro benzer özellikler gösterir.



Bertold Bercht oyunları ve edebiyatımızda Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı bu kapsamda değerlendirilebilir.



39. Karacaoğlan’ı ben de severim, Pir Sultan Abdal’ı ben de severim ama onları yükseltmek için Fuzuli’nin, Baki’nin Nedim’in, Şeyh Galip’in hatta Enderunlu Vâsıf’ın alçaltılmasına, kötülenmesine dayanamam. Karacaoğlan da büyük şairdir, Fuzuli de büyük şairdir. Bak ne diyorsun: “Halk edebiyatının ruhu samimiliktir.”



Yukarıdaki metni esas alarak aşağıdaki soruları cevaplayınz.



a)Yukarıdaki pasaj  hangi tür metinden alınmış olabilir?



Eleştiri türündeki bir metinden alınmış olabilir.



b)Hangi anlatım biçimi ve  düşünceyi geliştirme yollarından hangisi tercih edilmiştir?



Tartışmacı anlatım ve örnekleme kullanılmıştır.



c) Metnin yazarı hangi düşünceye karşı çıkmıştır?

                     YORUM



40. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın son eseri “Üç Şehitler Destanı” 1949 yılında İstanbul’da basılmış. Yüz kuruşa satılan altmış iki sayfalık bir kitap bu. İkinci İnönü Savaşı sırasında Üç Şehitler Tepesi’nin nasıl altı kere kazanılıp kaybedildiğini anlatıyor. Çoğu, üç kıtayla altı dörtlük arasında değişen kırk dokuz parçadan meydana gelmiş. Bir iki istisna bir yana, bütün kıtalar dörder dizelik. Bu dizelerin birinciyle üçüncüleri ara sıra ama ikincileriyle dördüncüleri her zaman uyaklı.



Yukarıdaki pasaj hangi tür bir metinden alınmış olabilir? Bu türün özelliklerinden dördünü belirtiniz.



Eleştiri türündeki bir metinden alınmıştır. Bu tür metinlerde:

  • Düşünsel plânla yazılır.
  • Konu, yazının sonuna dek değerlendirilmesi yapılan esere bağlı kalmalıdır. Eser ile ilgili, değerli ve değersiz diye gösterilen yargılar, eserden alınacak örneklere dayandırılmalıdır.
  • Yazar, yargılarında belirli ölçülere bağlı kalmalı, eleştirileri nesnel olmalı, "beğendim, hoşuma gitti". gibi öznel değerlendirmelerden kaçınmalıdır. Bunun yanında eleştiri yazısını okutacak olan elbette eleştiri yazarının kendine özgü konuyu ele alış biçimi, kendine özgü yorumlayışı ve anlatımındaki üslûbudur.
  • Eleştirisi yapılan çalışma, bütün boyutlarıyla ele alınmalı, kendi türü içindeki bilimsel, sanatsal, toplumsal yere oturtulmalıdır. Alanındaki diğer çalışmalarla karşılaştırılarak bu türe kattıklarıyla, kendisinden beklendiği halde katamadıklarıyla ele alınmalıdır.



41.

 ─ Birkaç kez size şiir üstüne sorular sormaya çalıştım. Yalnızca alıştırmalarından söz ettiniz bana. İlk yazarlık yıllarınızda ne durumdaydı bunlar, şimdi ne durumda?

─ İlk şiirim kötü bir şiirdi. Adana’da çıkan bir dergide yayımladım, on altı yaşındaydım. Sonra şiirlerimi Türkiye’deki birçok dergide yayımladım. Biraz tanınan bir şairdim. 1963’e kadar şiir yazmayı sürdürdüm. Belki bir gün şiirlerimi, yenilerini de katarak kitap hâlinde çıkarabilirim. Şiir anlayışım da hikâyeye başladığım günlerdeki gibi oluştu, yeni bir anlayışa geldi. Bugünlerde şiirle çok doluyum.



Yukarıdaki metin hangi tür metinlere örnek olabilir. Bu tür metinlerin yazarlarının dikkat etmesi gereken hususlardan dördünü belirtiniz.



Mülakat örneğidir. Bu tür metin yazacak yazarların şunlara dikkat etmesi gerekir:

  • İlk önce konuyu ve görüşülecek kişiyi belirlemek gerekir.
  • Mülakat yapılacak kişiyle görüşmek ve ondan randevu talep etmek gerekir.
  • Görüşülecek kişi ve konu hakkında iyi bir araştırma ve hazırlık yapmalıdır.
  • Randevu saatine mutlaka uymalıdır.
  • Görüştüğü kişinin ilgisini ve dikkatini çekmelidir.
  • Bilgi, birikim ve kültürüyle muhatabını konuşmaya ikna edebilecek yeteneğe sahip olmalıdır.
  • Görüşme sırasında konuşmasına dikkat etmeli; ölçülü, nazik ve saygılı bir üslup kullanmalıdır.
  • Görüşme esnasında konuşmacının sözünü gereksiz yere kesmemelidir.
  • Soruları önceden yansız bir tutumla hazırlamalıdır.
  • Mülakat yaptığı kişinin görüşlerini hiçbir değişiklik yapmadan, olduğu gibi yazıya aktarmalıdır.

42 .Aşağıdaki cümlelerde yer alan anlatım bozukluklarının sebeplerini saptayıp doğru şekillerini yazınız.



Gençlik televizyonu çok(              );radyoyu ise az dinliyor



Yüklem eksikliği  Gençlik televizyonu çok                           (izliyor );radyoyu ise az dinliyor



Resimleri akılcı(    ); ama akademik değil.



Ek eylem eksikliği Resimleri akılcı( ydı   ); ama akademik değil.

Kaza yapmış araçlar boyayarak satıldı.

Çatı uyumsuzluğu Kaza yapmış araçlar boyanarak satıldı.

Menekşeler,fazla su verildiği için kurumuşlardı

Özne- Yüklem Uyumsuzluğu Menekşeler,fazla su verildiği için kurumuştu

Yunus Emre’nin şiirlerini tekrar tekrar okur,her defasında (                )farklı gerçekler yakalarız.

Dolaylı Tümleç Eksikliği Yunus Emre’nin şiirlerini tekrar tekrar okur,her defasında (onlarda )farklı gerçekler yakalarız.

Hiçbir zaman kimsenin fikrini sormaz, (       )kendi bildiğini okurdu.

Zarf Tümleci Eksikliği Hiçbir zaman kimsenin fikrini sormaz, ( hep      )kendi bildiğini okurdu.

Çoğu fabrika doğaya zarar veriyor ve   (          )                         kirletiyor.

Nesne Eksikliği Çoğu fabrika doğaya zarar veriyor ve                 (     doğayı     ) kirletiyor.

İnsan hayatı (   ), her safhası ile önemsenmesi gerektiğini düşünen bir doktordu.

Tamlayan Eki Eksikliği İnsan hayatı (nın   ), her safhası ile önemsenmesi gerektiğini düşünen bir doktordu.

Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.

Tamlama Yanlışlığı Bu önlemler ekonomik açıdan ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.

Seksen bin civarında göz taramasından geçirilmiş hastamız var

Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanımı göz taramasından geçirilmiş seksen bin civarında hastamız var

Arpa ve buğday tohumlarının en geç ekim ayında dikilmesi gerekiyor



Yanlış Sözcük Tercihi Arpa ve buğday tohumlarının en geç ekim ayında ekilmesi gerekiyor



Kulağına alcak sesle bir şeyler fısıldadı.



Gereksiz Sözcük Kullanımı Kulağına bir şeyler fısıldadı.

43. Aşağıdaki cümleleri öğelerine ayırınız.



Her sabah, pastaneden simit alır, martılara atardı.

(Z.t, d.t, nesne, yüklem, d.t, yüklem)



En iğrenç yalan, gözyaşı şekline girendir.

(Özne-Yüklem)



Yalanı söküp atmadan hakikati dikmeye kalkma.

(Z.T, D.T., Y)



Sağanak altında hüzünlü ve mutlu insan pek fark edilmez

(D.T, Ö. Z.T . Y)



İnsanın cahil olduğunu bilmesi, bilgiye atılan ilk adımdır.

(Özne, Yüklem)



Sevinçlerin, acıların, umutların paylaşılması için dile ihtiyaç vardı



(Z.T, D.T,Ö, Y)



Kız Kulesi, boğazın girişindeki kayalıklar üzerinde yer alıyor.



(Özne, D.T, Yüklem)



Günümüzde tüm zarafetiyle denizin ortasından hâlâ göz kırpıyor.

(Z.T, Edat.T, Dolaylı T. ,Zarf T.,Yüklem)



Biz dünyadan ayrılalı dünya epey değişmiş.

( Z.T , Özne, Z.T , Yüklem)



Otizm / duygusal okuryazarlığın  gelişmemesinden kaynaklanır



(Özne, D.T, Yüklem)



Hatırladığımız sürece hiç kimse bu dünyadan asla gitmiş sayılmaz.



(Z.T, Özne, D.T, Z.T., Yüklem)



Dünyaca ünlü yaylalarıyla tanınan Rize’de Ayder Yaylası’nın ahşap evleri konuklarını bekliyor.



(D.T, Özne, Nesne, Yüklem)


11. Sınıf Edebiyat Sorumluluk Sınavı Çalışma Soruları

Post a Comment

Daha yeni Daha eski

Subscribe Us

INNER POST ADS