ads

13- 14 YY'DE ÖĞRETİCİ METİNLER, OĞUZ TÜRKÇESİNİN ANADOLU'DAKİ İLK ÜRÜNLERİ, 13- 14 YY'DE ÖĞRETİCİ METİNLER-OĞUZ TÜRKÇESİNİN ANADOLU'DAKİ İLK ÜRÜNLERİ ÖĞRETİCİ METİNLER, 
OĞUZ TÜRKÇESİNİN ANADOLU'DAKİ İLK ÜRÜNLERİ  (13 - 14. YÜZYIL)
HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN
13 ve 14. yy’ de ortaya konulan ürünler
1.      A-Çoşku ve heyecana bağlı metinler
2.      B-anlatmaya bağlı metinler
3.      C- öğretici metinler
13- 14 YY. DA ÖĞRETİCİ METİNLER
Konuları bakımından öğretici metinler 4’e ayrılır:
1. Tıp metinleri
2. Dini Metinler
3. İslâm Menkıbeleri 
4. Öğüt ve bilgi verici metinler
METİNLERİN ÖZELLİKLERİ

-Aydınlatıcı, yol gösterici, tenkit edici metinlerdir.
-Konuları: Din, tasavvuf, İslam Menkıbeleri, Tıp ve tabiattır.
-Dil: Nesir dili yeni anlam ve kavrayışlarla zenginleştirilmiştir. Sade, açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Cümleler kısa ve açıktır.
-Öğretici metinler manzum ve mensur yazılmıştır.

NASREDDİN HOCA VE FIKRALARI
NASRETTIN HOCA
Sivrihisar'ın Hortu köyünde doğan Nasrettin Hoca, Akşehir'de ölmüştür.
Bir söylentiye göre medresede hocalık ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine
olan sevgisi ve hayranlığıyla birleşmiş, söylentilere karışmış, yer
yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında onun
Selçuklu hükümdarları tarafından sevildiği ve korunduğu, Mevlana
ile tanıştığı, hatta Timur'la yüz yüze geldiği bile vardır.
                Gerçekte Nasrettin Hoca, halkın ortak zekasında oluşan, güldüren, güldürürken de düşündüren nükteleri kendi bünyesinde toplayan bir isimdir. Halk, onu öyle bir sahiplenmiştir ki kendi döneminden yüzyıllarca sonra yaşamış kişilerle bile onu karşılaştırıp konuşturmuştur: Onun duvarı olmadığı halde kapısında büyük
bir kilit olan türbesi, hâlâ insanı bakınca gülümseten bir yerdir.

HİKAYELERİN(FIKRALARIN) ÖZELLİKLERİ
* Anonim gülmecelerdir.
* Ders verme, öğüt verme ön plandadır.
* Toplum sorunları karşısında düşündüren , sorgulayan yapıcı mizah anlayışı temel alınır.
* Bazı fıkralar sonradan N. Hoca’ya mal edilmiştir. 500 kadar fıkra vardır.
 Fıkraların bir bölümünün kökü aşağıdaki kaynaklara dayanır:
* Eski Yunan’a
* Uluslar arası folklor temalarına
* İslamlar-arası kaynaklara
Irak’ta X. yy.da yaşamış ünlü Cuha’nın kimi fıkraları N. Hoca’ya mal edilmiştir
Fıkralar 15. yy. dan itibaren yazıya geçirilmeye başlanmıştır.
*Letaif-i Nasreddin – Mehmet Tevfik 1883
*Abdülbaki Gölpınarlı- Nasreddin Hoca 1961
*Orhan Veli - N. Hoca Hikayeleri 1940
HACI BEKTAŞİ VELİ (1209-1271)
* Hayatı hakkın­daki bilgileri, 15. yüzyılın sonların­da yazılmış olan Veleyat-nâme adlı kitaptan öğreniyoruz. Bu kitap­ta Hacı Bektaş-ı Velî'nin doğum tarihinin bilinmediği, 1271'de öldüğü yazılmıştır.
* Anadolu'ya gelmiş, Türkler ve müslüman olmayan insanlar arasında Müslümanlığı yayma faaliyetleri gös­termiştir.
* Hacı Bektaş-ı Veli, Türkçe yazdığı nefesleri ile Anadolu halkına dini-tasavvufî ve ahlâkî anlamda yol göstericilik yapmıştır. Onun Anadolu halkı arasında çok sevilmesinde bu Türkçe ilahilerinin önemli bir yeri vardır.
*Bektaşi Tarikatının piridir.
*Bektaşilik, XIII. yüzyılda Hacı Bektaş Veli tarafından temel ilke ve söylemleri oluşturulmuş Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılmış kültürel, sosyolojik, fikri ve tasavvufi bir sistemdir.
*O, Anadolu'yu Türkleştiren Türkmen gücünün hayatına şekil veren bir halk lideridir. Hacı Bektaş Veli'ye bağlı Türkmenler'e, Bektaşi denilmiştir.
* Alevi Bektaşi anlayışını harcını karmış bu, birçok ülkede kabul görüp benimsenmiştir.
*Hoca Ahmet Yesevi tarikatında yetiştiği söylenir. Ama Hoca Ahmet Yesevi ile dönemdaş değildir. 
* Kardeşleri ile Horasan ‘ dan gelerek Anadolu’ya yerleşmiştir.

MAKALAT (HACI BEKTAŞİ VELİ)
-Tasavvuf geleneğine bağlı kalınarak yazılan metinlerdir.
-Tasavvuf düşüncesine giren müridlere, tasavvuf kurallarını anlatan bir el kitabıdır.
-Alevî-Bektaşî inancındaki dört kapı ve kırk makam Makalat'ın
ana konusudur.
-Ayrı ayrı konuların işlendiği bölümlerden oluşur.
-Aslı Arapça kaleme alınmıştır.
-Yazılış amacı: Dönemin hayat anlayışını, ilahi aşkı, aşkın verdiği coşkuyu, İslam inancının kaynaklarını öğretmek amacıyla yazılmıştır.                                                                                                                                                                  
-Akıl ile öfke
-Utanma- haya ile açgözlülük
-İlim ile haset
-İman ile şüphe karşılaştırılarak iman Rahmani; şüphe şeytanidir görüşüne varılmıştır.

GÜLŞEHRİ: (1250 ? – 1335 ?)
-Türk tasavvuf şairi.
-Türkçenin Anadolu’da bir kültür dili olması için çaba harcamıştır. Türkçeyi kaba ve kötü kullananları eleştirir.
-13. yüzyıl sonu ile 14. yüzyılın ilk yarısında 
Kırşehir’de yaşadığı, mantık, matematik, fıkıh ve tefsirle uğraştığı anlaşılmaktadır.
-Kabri Nevşehir’in Gülşehir İlçesindedir.
-
Yapıtları: Gülşehri’nin en önemli yapıtı Ferideddin Altar’ın aynı adlı yapıtını temel alarak yazdığı ve Gülşenname olarak da bilinen Mantiku’t-Tayr’dır.(Kuşların konuşması anlamına gelir.)
- Tasavvufi eserdir.
- Öğretici metindir.
- Manzum  ve mensur özellik gösteriri.
- Alegorik bir özellik gösterir.
- Çeviriden çok yeniden yazılmış bir yapıt olma özelliği gösterir.
MANTIKU'T TAYR ADLI ESERİN KONUSU
(İslamiyetteki Vahdet-i Vücud inancı, çeşitli türden kuşların, hüdhüd kuşunun başkanlığında padişahları Sîmurg kuşunu aramaları hikâye edilerek anlatılmıştır. Kuşların başından birçok macera geçer, sonuçta pek azı Sîmurg’a ulaşır. Ona ulaşan kuşlar onda kendilerini, kendilerini de onda görürler. Sembolik olarak kuşlar insanları, hüdhüd aklı ve Sîmurg da Allah’ı temsil etmektedir.)

-Felekname (İslâm felsefesindeki başlangıç ve son konusunu işler. Farsça mesnevi)

-Keramet-ı Ahi Evran (Türkçe mesnevi)

            HAZIRLAYAN: MUSTAFA ŞAHİN

                        TDE ÖĞRETMENİ


Post a Comment

Daha yeni Daha eski

Subscribe Us

INNER POST ADS